Ana içeriğe atla

...
Zamanın telaşlarda bu kadar çabuk 
Geçeceği aklınıza gelmezdi
...



Yorucu ve zahmetli üç gün geçirdim. Gerçi okul başladığından beri her günüm böyle geçiyor. Yoruluyorum fakat artık sanırım alıştım. Zaten Ocak ayından beridir meşgul olmayı ve yorulmayı istiyordum. Gece yatağa yattığımda deliler gibi saatlerce düşüncelere dalıp kendimi kahretmek yerine yorgunluğa yenik düşüp uyuyakalmak istiyordum ve artık öyle oluyor.

Cumartesi sabahı taşınacaktık, bu yüzden Cuma okul çıkışı eve geldim ve son olarak kalmış olan eşyaları topladım. Sabah gelecek olan nakliyeciler saçma sapan, ufacık bir kamyonet ile gelmişlerdi. Babam onlara evin dubleks olduğunu söylemesine rağmen adamlar yaparız, hallederiz diyerek minik kamyonet iler gelmişler.

Bu olay yüzünden taşınmamız aksamıştı. Pazar günü taşınacaktık ama babam aynı gün ikindi vaktinde nakliyeci buldu ve Cumartesi akşamı evin ilk katı taşındı. Yatak odaları üst katta olduğu için hepimiz koltuklarda yatmak durumunda kaldık. Giyecek bir şey de yoktu haliyle.

Pazar günü ise annemler mutfak ve salonu yerleştirdik. Akşama doğru ablam ve nişanlısı geldi. Yanlarında bir çocuk daha vardı. Benim yatak ve dolabımı getirdiler. Çok zahmet ettiler, yoruldular. Onlara nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum...

Dönüşte beni öğrenci evine bıraktılar. Şu an odamdayım. Sabah okula gideceğim inşallah.

Yarın üst kat taşınacakmış, inşallah bir aksilik çıkmaz. Çarşamba yine eve gideceğim ve kendi eşyalarımı yerleştireceğim inşallah.

Yorgunum ve üzgünüm.

İyi geceler...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi a...

hiç yapmamış olmak beni daha çok pişman ederdi

 öyle ani kararlarım oldu benim. ani demeyelim gerçi. artı eksileri hesaplayıp verdiğim kararlar oldu. yapmasaydım daha çok pişman olurdum. hiç bilmemek o ikinci seçeceği beni daha çok rahatsız ederdi. ilk seçenekteyim zaten. neler oluyor görüyorum ve daha çoğunu da göreceğim eğer ikinci seçeceğe doğru gitmezsem.  kimin asıl final canavarı olduğunu bilemiyor insan. bir anda haklıyken haksız duruma da düşüyorsun. hep planlı ve strateji ile yaşaman gerekiyor. en sonunda sen niye böyle yapmadın oluyor. oysa ki onlara imkan veren de sen olmuşsun. kendi iç dünyanda düşüncelere dalmışken birden kafanı kaldırıp çevreye bakıyorsun. meğer o kadar da basit bir denklemde yaşamıyormuşsun. işe git gel. kendini ikna et. tamam. ceket giymeyi bırak. işine bak. başkalarına bakma. insanları dinleme. sonra birden insanların yeri değişiyor. bir anda sana çeşitli suçlamalarla geliyorlar. yaşadığım tam olarak ne bilmiyorum. ama ben bunları çözmek de istemiyorum. ben bu olayların içinde de olmak ist...