Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

iki gün arasında ne kadar fark olur

geçen hafta bugün yaptıklarımı düşünüyorum. kendimle gurur duyuyordum çünkü gerçekten kendimi ve yaptıklarımı sevmiştim ama bugün.. yani geçen hafta bugünden tam bir hafta sonra. acayip verimsiz bir gündü. tamam normalde haftasonları çalıştığım için hafta içi günlerim hep verimsizdir ama yani sen cumartesisin. sen verimli olmalıydın. aylardır haftasonum yok. şöyle yatayım diyemiyorum. hafta içi yatıyorum çünkü. ders dinlemekten beynim patlayacak sanıyorum. haftasonumu o yüzden ödev ve projelerime bırakmak zorundayım. ne zaman haftasonum bana ait olur bilemem. geçen hafta bugün saatlerce çalıştım ve sonuçta elimde harika bir ödev vardı. tamam hoca birkaç hata buldu ama düzeltiriz. hocaya hatalarımızı öğrenmek için sunmuyor muyuz zaten? neyse işte. bugün sabah 9da oturdum masaya. şimdi saat akşam 11. elimde hiçbir şey yok, şaka gibi. haftaya pazara bu ödev bitmeli. bu hafta içinde anketler bitmeli. bu hafta değil ondan sonraki hafta perşembeye ise bambaşka bir dersin sunumu var. sunum ya

ellerim titriyor

gün ve bugün toplam 20 saat kadar çalışarak bir ödev bitirdim. bunu ilk defa yaptığım için değil ama bana göre bu en verimli ödevimdi. ödev yapmayı öğrendim belki de. ellerim titriyor çünkü inanamıyorum. aklıma bitirme tezim geliyor. gerçekten merak ediyorum acaba o zaman geldiğinde ne yapacağım. heyecandan ve yorgunluktan sanırım ama cidden ellerim titriyor. çok mutluyum. bitti. yarın sabah sunumum var. pazar sabahı evet. hoca beğensin ya da beğenmesin. uğraştım. bir sonraki adıma gelebilirim yani anket adımı. 20 kadar kişi ile anket yapacağım. çok heyecanlı ve mutluyum. ve çok yorgunum. sunumu son 2 günde yetiştirmiş olmam benim hatam ama bitirdiğim için çok mutluyum. fazla bilinmeyen tek mecra olarak bloguma yazıyorum. nazarın da az olacağını düşündüğümden. ellerimin titremesi geçmiyor. bitti. çok şükür. 
kulağımda sevdiğim bir melodiyle yazıyorum. karanlık çünkü artık gece oldu. bu müziğin arka fonda çaldığı bir sokakta yürüyen bir kızın sokak kadar karanlık hayatını anlattığım bir roman yazmak istiyorum. şu sıra ben yine yazar olmak istediğim o eski hayallerime doğru meyletmekteyim. fenayım şu sıralar. belki etraf sistir. gerçi dinlediğim şarkıyı bilmiyorsunuz o yüzden oldukça karanlık ve depresif bir hikaye kurguladığımı anlayamadınız. berbat bir şey. paralel evren gibi düşünün. birkaç gün önce arkadaşlarım ile şimdi biz olmasak nasıl insanlar olurduk diye konuştuk ve o kadar heyecanlandım ki bu fikir ile. kalbim, duygularım, zihnimde akan onca sahne, geçişler, diyaloglar, ambiyans, karakterlerin geçmişi, ailesi, hikayesi, kavgalar, barışlar... anlatamam. içim içime sığmıyordu. o anda gelip bu bloga onu yazabilirdim değil mi? yazmadım. çünkü o günün ertesi gününden itibaren bu sabaha kadar bir ödevi yetiştirmek için ders çalıştım. ne kadar hevesim varsa okul işlerinin arasında savrul