Ana içeriğe atla

iki gün arasında ne kadar fark olur

geçen hafta bugün yaptıklarımı düşünüyorum. kendimle gurur duyuyordum çünkü gerçekten kendimi ve yaptıklarımı sevmiştim ama bugün.. yani geçen hafta bugünden tam bir hafta sonra. acayip verimsiz bir gündü. tamam normalde haftasonları çalıştığım için hafta içi günlerim hep verimsizdir ama yani sen cumartesisin. sen verimli olmalıydın. aylardır haftasonum yok. şöyle yatayım diyemiyorum. hafta içi yatıyorum çünkü. ders dinlemekten beynim patlayacak sanıyorum. haftasonumu o yüzden ödev ve projelerime bırakmak zorundayım. ne zaman haftasonum bana ait olur bilemem.

geçen hafta bugün saatlerce çalıştım ve sonuçta elimde harika bir ödev vardı. tamam hoca birkaç hata buldu ama düzeltiriz. hocaya hatalarımızı öğrenmek için sunmuyor muyuz zaten? neyse işte. bugün sabah 9da oturdum masaya. şimdi saat akşam 11. elimde hiçbir şey yok, şaka gibi. haftaya pazara bu ödev bitmeli. bu hafta içinde anketler bitmeli. bu hafta değil ondan sonraki hafta perşembeye ise bambaşka bir dersin sunumu var. sunum yapacağım grup ile hala bir toplantı yapmadık. ayrıca o gün raporum var. Tabi ki bambaşka bir dersin.

ondan sonraki hafta ise anketleri vs yaptığım projenin son sunumu var. eh o sunumdan sonra da zaten finaller başlıyor. cidden arada tek bir gün bile yok. hemen finaller başlıyor ve evet bu dönem 7 dersim var. 3 tanesi dönem boyu yapılan ödevlerin son dosya teslimi olduğu için geriye 4 ders kaldı diyelim bakalım. İngilizce sınavını da salla zaten ha var ha yok. bomboş ders. 1 aydır bu süreci düşünüyorum. yaşadıkça göreceğim bakalım.

zaten artık ortalama yapma derdim yok. ortalama yapma amacıma ulaştığım için derslerim düşse de sorun olmaz diye düşünüyorum. 

ayrıca yutuba da iki video yüklemem gerek. bu yıl başında ankaraya gitmiştim ve hala o gezime ait videoları atmadım. tembel olmasaymışız..

her neyse. böyle sorumluluklarımı yazıp kendime hatırlattıkça sanki hepsini halledip bitirmişim gibi hissediyorum. bu 80 milyonuncu yapışım bunu. iyi geliyor işte. stresimi azaltıyor. stres seviyem %30.000'den %29.900'e düştü. elhamdülillah.

neyse. 

çalışın. 

çünkü bu harika bir şey. 

güle güle.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor