merhaba arkadaşlar. ne kadar uzun zaman oldu öyle.
o kadar boş yaşıyorum ki duysanız aklınız şaşar. mesela kore hayranlığım zirveye ulaştı ve şu an atmosferi zorluyor. bu yüzden normal hayattaki sorumluluk ve ihtiyaçlarımı unutmaya yok saymaya başladım. ben, selime, boğazına düşkün selime, kore ile ilgilenirken 10 saat aç susuz duruyor. bu ne demek ya?!
okulda da aynı şey var. öğle teneffüsünde klip izleyerek yemek yiyorum ve abdest almadan teneffüs bitiyor. ayıptır günahtır selime. kötü selime. tamam kore yi sev korece öğren genel kültüründe bir ilgi alanın olsun. arkadaş ortamında bahsede bileceğim bir konun olsun. ama abartma be kızım ya. kendi kendimin sinirini bozuyorum. gittikçe de şizofren olmaya başladığımı düşünüyorum. ne yapıyorum amacım ne belli değil. eğer bir gün kafayı yer de intihara kalkışırsam şaşırmayın. ama intihar günah diye yapmıyorum. tamam bu söylediklerimde ciddi değildim :D :D :D
her neyse sonuçta kore ye olan ilgim yüzünden derslerime de çalışmamaya başladım. dürüst olmak gerekirse kore olmasaydı da çalışamayacaktım çünkü gerçekten bütün dersler bana mantıksız geliyor.
sayısal okuyorum biliyorsunuzdur belki. matematik benim aşkım. ne olursa olsun ben matematik çözerim. ödevlerimi zamanında yaparım. ama o fizik kimya biyoloji var ya onlardan nefret ediyorum. zaten kafam da almıyor. bir de 10. sınıf olduğum için sayısal okumama rağmen tarih ve coğrafya görüyoruz. bir de imam hatip olduğu için hadis siyer fıkıh görüyoruz. arapça görüyor olmamızdan bahsetmiyorum bile. dil öğrenmekten nefret ederim. korece ayrı tabiki. ama ingilizce ve arapça dan öyle bir soğudum ki. ingilizce yi zaten oldum olası sevmem. arapçayı da Allah razı olsun hoca yüzünden sevmiyorum. yani tam hoca yüzünden de denilemez. ben bir dili din yüzünden öğrenmek istemiyorum. ya da her neyse. tam düşündüğümü hiç bir zaman aktaramadığım için bu konudaki düşüncemi ne zaman ortaya koysam bana "ne biçim müslümansın tabiki arapça öğreneceksin" diye bakıyorlar. yani kendimi ifade edemiyorum. ya da boşverin bir şey demedim ben.
hiç bir dersi daha hiç işlemeden "ÇOK İĞRENÇ BİR DERS!" diyerek o dersten vazgeçip bir kenara atmadım. matematik zaten derslerimin baş tacı. fizik dersi matematiğe yakın diye - ne kadar hocasından nefret etsem de- seviyorum. biyolojiyi hocanın hatırına her gün düzenli olarak çalıştım ama sınavdan 67 alınca o dersten vazgeçtim. kimyayı ilk başta direk silmiştim ama sonra hoşuma gitmeye başladı ama bu günkü kimya sınavını 40 dakikasının 30 dakikasında uyudum çünkü 10 dakika kafayı patlatsam da bir şey yazamadım. kimya dan yine de vazgeçmeyeceğim. geometri orta derece bir ders ve gerçekten umurumda değil. öylesine işliyorum. coğrafya ve tarih derslerini de sevmiyorum ve zaman geçsin diye işliyorum. dini dersleri de yorum gücümle hallediyorum zaten. çünkü altyapım var. mesela hiç hadis ezberim olmadığı halde yorum sorularını yapıp sınavdan 65 aldım. yeter mi? yeter iyi. dil derslerinden tamamen umudumu kestim. geriye hangi ders kaldı? aha edebiyat ve dil anlatım. size şunu söylemek istiyorum. sırf gıcıklık olsun diye sayısal öğrencilere yoruma ve anlatıma dayalı ödev vermeye çalışan edebiyat ve dil anlatım müfredatını hazırlayan milli eğitim bakanlığına hakkımı helal etmiyorum. ya da helal olsun sonuçta kim bilir kaç kişi helal etmiyordur. yazık bari ben edeyim .s.s.s
beni salak bir kore delisi olmuş geleceğini mahveden bir kız olarak görüyorsunuz değil mi? bütün arkadaşlarım öyle düşünüyor. buna eminim. ama kimse daha böyle bir şeyi bana itiraf edemedi. gerçekten geri zekalı gibi davranıyorsam beni engellemeyin çünkü böyle daha mutluyum. akıllı olup sıkıntılı konuları düşünerek hayatımı zehir gibi yapacağıma deli olur en azından yüzümde bir tebessümle yaşarım. dünyaya bir kere geliyorum ve onu da eşek gibi ders çalışarak mı harcayacağım. son derse bırakıp sınava hazırlanmak diye bir şey var. eğer sayısal okuyorsanız tavsiye ederim çok işe yarıyor. arkadaşlarım denedi oluyormuş. ben daha hiç denemedim. malum çalışmadan sınava giriyorum. çünkü hocalar dedi ki "gerçek öğrenci sınava çalışmaz" tabi bu cümlenin devamı var " her gün tekrar yaptığı için zaten o çalışmış olur" tabi benim için cümlenin ilk kısmı önemli.
yoruldum. aynı anda dört hikaye birden yazıyorum ve daha hiç biri finale ulaşmadı. biri bitme eşiğinde, biri acayip doğaçlama bir hikaye olduğu için adeta bir "yaprak dökümü" gibi her an bitebilir ya da yıllarca devam edebilir, biri daha konunun çok başlarında, sonuncusu ise hala taslak aşamasında karakterleri oturtmaya çalışıyorum.
o kadar da boş işlerle uğraşmıyor muşum değil mi? şaşırmayın. ben yıllardır hikaye yazıyorum ama ilk defa bu kadar ciddiyim hikaye yazma konusunda. çünkü geçen haftalarda J.K ROWLİNG in öyküsü diye bir film izledim. Harry Potter serisinin yazarı var ya onun hikayesi. kadın o kadar olağanüstü yazıyordu ki bana büyük bir istek geldi. üstelik kadın hikayesinin taslağını kimse beğenmez diye kimseye okutmamış. ben her seferinde taslağı birilerine anlatıp öyle yazmaya başlıyorum ve sonunda hikaye bitmiyor. ben de hata var değil mi?
sadece derin bir iç çekiyorum. çok kıskanıyorum herkesi. üç sayfa bile olsa hikaye yazıp final yapanları çok kıskanıyorum. ben 250 sayfa yazıp bitirmeden kenara atıyorum ya aslında bu yaptığım kendime hakaretten başka bir şey değil. üstelik kendimi hep sabırlı biri olarak görürdüm. neden bu kadar isteksizim? belki de yazar olmak konusunda kendimi zorla mamalıyım. belkide sadece liseyi okuyup matematik öğretmeni falan olmalıyım. en nefret ettiğim şey. öğretmen olmak. çocukları sevmem bu yüzden öğretmenliği de sevmem.
gerçekten çok yoruldum. bir saatte yazdığım bu yazıyı yeniden okuyup düzenleme yapamayacak kadar yorgunum. bu fiziksel bir yorgunluk değil sadece işte... zihinsel mi denir? öyle bir şeyler. aynı anda hem coğrafya hem edebiyat hem fizik hem kimya düşünmek istemiyorum. rahatça yatağıma uzandığımda "Arapça ödevi vardı" diyerek geri yatağımdan kalkmak istemiyorum. bloga girip daha çok yazı yazmak istiyorum ya da arkadaşım için yapmak istediğim videoyu çekmeye devam etmek istiyorum. ama bu eğitim denilen şey beni engelliyor. üstelik okula kızdığım için günümün beşte üçünü kore ile geçiriyorum. memnun muyum ? evet.
çelişkinin dibiyim değil mi? bence buraya kadar okuduysanız bile büyük bir hata yaptınız. saçmalamaktan başka bir işe yaramıyorum. gidip arapça ödevimi yapsam belki geleceğini düşünen sevimli bir kız öğrenci olabilir değil mi? o zaman hepinize iyi geceler.
güle güle..s.s.s
o kadar boş yaşıyorum ki duysanız aklınız şaşar. mesela kore hayranlığım zirveye ulaştı ve şu an atmosferi zorluyor. bu yüzden normal hayattaki sorumluluk ve ihtiyaçlarımı unutmaya yok saymaya başladım. ben, selime, boğazına düşkün selime, kore ile ilgilenirken 10 saat aç susuz duruyor. bu ne demek ya?!
okulda da aynı şey var. öğle teneffüsünde klip izleyerek yemek yiyorum ve abdest almadan teneffüs bitiyor. ayıptır günahtır selime. kötü selime. tamam kore yi sev korece öğren genel kültüründe bir ilgi alanın olsun. arkadaş ortamında bahsede bileceğim bir konun olsun. ama abartma be kızım ya. kendi kendimin sinirini bozuyorum. gittikçe de şizofren olmaya başladığımı düşünüyorum. ne yapıyorum amacım ne belli değil. eğer bir gün kafayı yer de intihara kalkışırsam şaşırmayın. ama intihar günah diye yapmıyorum. tamam bu söylediklerimde ciddi değildim :D :D :D
her neyse sonuçta kore ye olan ilgim yüzünden derslerime de çalışmamaya başladım. dürüst olmak gerekirse kore olmasaydı da çalışamayacaktım çünkü gerçekten bütün dersler bana mantıksız geliyor.
sayısal okuyorum biliyorsunuzdur belki. matematik benim aşkım. ne olursa olsun ben matematik çözerim. ödevlerimi zamanında yaparım. ama o fizik kimya biyoloji var ya onlardan nefret ediyorum. zaten kafam da almıyor. bir de 10. sınıf olduğum için sayısal okumama rağmen tarih ve coğrafya görüyoruz. bir de imam hatip olduğu için hadis siyer fıkıh görüyoruz. arapça görüyor olmamızdan bahsetmiyorum bile. dil öğrenmekten nefret ederim. korece ayrı tabiki. ama ingilizce ve arapça dan öyle bir soğudum ki. ingilizce yi zaten oldum olası sevmem. arapçayı da Allah razı olsun hoca yüzünden sevmiyorum. yani tam hoca yüzünden de denilemez. ben bir dili din yüzünden öğrenmek istemiyorum. ya da her neyse. tam düşündüğümü hiç bir zaman aktaramadığım için bu konudaki düşüncemi ne zaman ortaya koysam bana "ne biçim müslümansın tabiki arapça öğreneceksin" diye bakıyorlar. yani kendimi ifade edemiyorum. ya da boşverin bir şey demedim ben.
hiç bir dersi daha hiç işlemeden "ÇOK İĞRENÇ BİR DERS!" diyerek o dersten vazgeçip bir kenara atmadım. matematik zaten derslerimin baş tacı. fizik dersi matematiğe yakın diye - ne kadar hocasından nefret etsem de- seviyorum. biyolojiyi hocanın hatırına her gün düzenli olarak çalıştım ama sınavdan 67 alınca o dersten vazgeçtim. kimyayı ilk başta direk silmiştim ama sonra hoşuma gitmeye başladı ama bu günkü kimya sınavını 40 dakikasının 30 dakikasında uyudum çünkü 10 dakika kafayı patlatsam da bir şey yazamadım. kimya dan yine de vazgeçmeyeceğim. geometri orta derece bir ders ve gerçekten umurumda değil. öylesine işliyorum. coğrafya ve tarih derslerini de sevmiyorum ve zaman geçsin diye işliyorum. dini dersleri de yorum gücümle hallediyorum zaten. çünkü altyapım var. mesela hiç hadis ezberim olmadığı halde yorum sorularını yapıp sınavdan 65 aldım. yeter mi? yeter iyi. dil derslerinden tamamen umudumu kestim. geriye hangi ders kaldı? aha edebiyat ve dil anlatım. size şunu söylemek istiyorum. sırf gıcıklık olsun diye sayısal öğrencilere yoruma ve anlatıma dayalı ödev vermeye çalışan edebiyat ve dil anlatım müfredatını hazırlayan milli eğitim bakanlığına hakkımı helal etmiyorum. ya da helal olsun sonuçta kim bilir kaç kişi helal etmiyordur. yazık bari ben edeyim .s.s.s
beni salak bir kore delisi olmuş geleceğini mahveden bir kız olarak görüyorsunuz değil mi? bütün arkadaşlarım öyle düşünüyor. buna eminim. ama kimse daha böyle bir şeyi bana itiraf edemedi. gerçekten geri zekalı gibi davranıyorsam beni engellemeyin çünkü böyle daha mutluyum. akıllı olup sıkıntılı konuları düşünerek hayatımı zehir gibi yapacağıma deli olur en azından yüzümde bir tebessümle yaşarım. dünyaya bir kere geliyorum ve onu da eşek gibi ders çalışarak mı harcayacağım. son derse bırakıp sınava hazırlanmak diye bir şey var. eğer sayısal okuyorsanız tavsiye ederim çok işe yarıyor. arkadaşlarım denedi oluyormuş. ben daha hiç denemedim. malum çalışmadan sınava giriyorum. çünkü hocalar dedi ki "gerçek öğrenci sınava çalışmaz" tabi bu cümlenin devamı var " her gün tekrar yaptığı için zaten o çalışmış olur" tabi benim için cümlenin ilk kısmı önemli.
yoruldum. aynı anda dört hikaye birden yazıyorum ve daha hiç biri finale ulaşmadı. biri bitme eşiğinde, biri acayip doğaçlama bir hikaye olduğu için adeta bir "yaprak dökümü" gibi her an bitebilir ya da yıllarca devam edebilir, biri daha konunun çok başlarında, sonuncusu ise hala taslak aşamasında karakterleri oturtmaya çalışıyorum.
o kadar da boş işlerle uğraşmıyor muşum değil mi? şaşırmayın. ben yıllardır hikaye yazıyorum ama ilk defa bu kadar ciddiyim hikaye yazma konusunda. çünkü geçen haftalarda J.K ROWLİNG in öyküsü diye bir film izledim. Harry Potter serisinin yazarı var ya onun hikayesi. kadın o kadar olağanüstü yazıyordu ki bana büyük bir istek geldi. üstelik kadın hikayesinin taslağını kimse beğenmez diye kimseye okutmamış. ben her seferinde taslağı birilerine anlatıp öyle yazmaya başlıyorum ve sonunda hikaye bitmiyor. ben de hata var değil mi?
sadece derin bir iç çekiyorum. çok kıskanıyorum herkesi. üç sayfa bile olsa hikaye yazıp final yapanları çok kıskanıyorum. ben 250 sayfa yazıp bitirmeden kenara atıyorum ya aslında bu yaptığım kendime hakaretten başka bir şey değil. üstelik kendimi hep sabırlı biri olarak görürdüm. neden bu kadar isteksizim? belki de yazar olmak konusunda kendimi zorla mamalıyım. belkide sadece liseyi okuyup matematik öğretmeni falan olmalıyım. en nefret ettiğim şey. öğretmen olmak. çocukları sevmem bu yüzden öğretmenliği de sevmem.
gerçekten çok yoruldum. bir saatte yazdığım bu yazıyı yeniden okuyup düzenleme yapamayacak kadar yorgunum. bu fiziksel bir yorgunluk değil sadece işte... zihinsel mi denir? öyle bir şeyler. aynı anda hem coğrafya hem edebiyat hem fizik hem kimya düşünmek istemiyorum. rahatça yatağıma uzandığımda "Arapça ödevi vardı" diyerek geri yatağımdan kalkmak istemiyorum. bloga girip daha çok yazı yazmak istiyorum ya da arkadaşım için yapmak istediğim videoyu çekmeye devam etmek istiyorum. ama bu eğitim denilen şey beni engelliyor. üstelik okula kızdığım için günümün beşte üçünü kore ile geçiriyorum. memnun muyum ? evet.
çelişkinin dibiyim değil mi? bence buraya kadar okuduysanız bile büyük bir hata yaptınız. saçmalamaktan başka bir işe yaramıyorum. gidip arapça ödevimi yapsam belki geleceğini düşünen sevimli bir kız öğrenci olabilir değil mi? o zaman hepinize iyi geceler.
güle güle..s.s.s
selime kara artık yeni yazını yazmanın zamanı gelmedi mi sence de?! şubattayız dostum çok saldın......... kim olduğumu tahmin et bulabilirsin bence :d
YanıtlaSil