Ana içeriğe atla

Kahve Zamanı

Kuzuluktayım. Adapazarı-Kuzuluk, İhlas Tesisleri. Şu anda da Atik Aile Çay Bahçesinde, ailemden uzak kahve içiyorum.



Burası gerçekten güzel. Kahve de güzel. Zaten paketi sıcak suya döküp getirmişler. Yani karıştırmamışlar ama olsun. Ben karıştırdım. Elime mi yapışacak???




Bileğimdeki harika varlık ablamın hediyesi olmakta. Kıskanabilirsiniz. Ama nazar değdirmek yok.

Bugün cumartesi ve tatili fırsat bilip buralara geldik. Ben de internetsiz olarak sürünüyorum. Yani bu yazıyı da önce telefonun not defterine kaydettim. Canım ablam sağ olsun onun telefonundan paylaşıyorum.

Önümde defter var. 'Reha ve Hevin'i yazıyorum. Hani şu kimsenin takmadığı hikayem. Şahsen bu hikaye bitsin yayınevlerine göndereceğim. Çünkü hikaye güzel. Okumadan bilemezsiniz. 



Neyse. Neden kızdım bilmiyorum. Devam.

Ve burada bulabildiğim tek kalem olan turuncu tükenmez kalemimi de size tanıtmış oldum. 

Kahvem bitince bir kaç Yasin okumayı düşünüyorum. Malum, Soma'da olanlar hepimizi üzdü. Bayraklar yarıya indirildi. Araba ile buraya gelirken tüm bayrak direklerine baktım. Hepsi yarıda. Sadece devletin resmi kurumlarının gökdelen gibi olan bayrakları tepede duruyor. Yarıya indirmek zor herhalde. Neyse.

Ben 16 yaşındayım ve bu yaşımda gidip oradaki kurtarma ekibine katılamam. Ya da twitter'da tag açıp hiç yararı olmasa da hükümete laf atamam. Benim yapabileceğim tek şey dua etmek, Kuran okumak. Ve eminim ki bunu okuyan kişinin de tek yapabileceği şey bu. O zaman ne oturuyorsunuz? (Lütfen ablam gibi bunu okuduktan sonra ayağa kalkmayınız.)


Ben mutsuzum. Benim ruh halim berbat halde. Bu hafta üç kötü haber aldım ama hiç biri için de gidip twitter'da siyaset yapmadık. Üstelik bu üç olaydan ikisi siyasete bağlamaya müsaitti. Diğeri özel zaten. Sonuçta ben mutsuzum. Ve mutsuz olduğumda beni mutlu eden şeye koştum.

Yazı yazmak...

Eğer üzgünseniz lütfen samimi bir şekilde üzülün. Çünkü üzüldüğünüz kişi sizi bu durumlara sokan kötü insan komuna geldiğini görüp kahrolabilir. Üzüldüğünüz şeyin birazcık değerini biliryorsanız o şeyi, acınızı en asil şekilde yaşayarak yüceltin. Çünkü bu halleriniz sadece onları üzer. Saçmalamamakta fayda var.  

Hepimizin başı sağolsun...



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

YİRMİ ALTINCI YAŞIMIN SON BİR SAAT KIRK BEŞ DAKİKASI

greyfurt sıkıp üzerine maden suyu koydum ve içiyorum. çok güzel oluyor. son bir yılda neler yaptığımı düşünüyorum. bu yıl anlatmaya değer pek bir şey olmadı aslında. aynı yerde çalışıyorum, aynı yerde okuyorum. ama taşındım mesela evet. artık başka bir evdeyiz.  beni strese sokan ve aslında beni hapseden, beni zincirleyen 4 şey vardı. iki tanesinden kurtuldum. biri ev idi biri de kötü yöneticiydi. bu yaşımda hakkımı savundum, stresimi azaltmak için çok uğraştım. eğitimler aldım, sakinleşmeye çalıştım. bu yaşımda psikolog seanslarım bitti. artık psikoloğa gitmiyorum. ihtiyacım var mı hala bilmiyorum ama şu anlık iyiyim.  bu yaşımda koçluk seansları aldım. çok faydalıydı. hayat amacımı öğrendim, neler yapmak istediğimi gördüm. hem de nasıl mış gibi yapabileceğimi gördüm. mış gibi yapmak benim için bir hayatta kalma modeli. mecburen. bu yaşımda da işimden ayrılmak çok istedim ama olmadı. önceki yaşımda nerede çalışıyorsam ve ne yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.  eşim y...

ödev yapmak dışında her şeyi yapmaya çalışıyorum

annemin kaderini yaşadığım için evliliğimin daha 2.yılı dolmadan 2.kez taşınıyoruz. mecburen. kirada olmak böyle bir şeymiş. değişime alışık olduğum için taşınmak beni o kadar yormuyor. aksine yeni bir ev ve eşyaların yeniden yerleşmesi güzel. şimdi yaşamakta olduğumuz eve de o kadar alışamamıştım ve yerleşememiştim. bu sebeple çok çok üzülüyorum diyemem. işime de geliyor doğrusu. daha küçük ve temiz bir eve taşınmak hoşuma gidiyor.  Ödevlerim var. bir tane sunum bir de fotoğraf projesi olacak. bu sebeple fotoğraf eleme ve proje yazmak için bilgisayar başına oturdum. klavyem de var. biliyorsunuz harika güzel bir klavyem var. çok severek aldım ama belki 5 kere falan kullanmak nasip oldu. birçok şeyi de böyle heves ederek alıyoruz. arıyoruz tarıyoruz ama sonra kaç kere kullanıyoruz acaba? alabilmek tek başına nasip değil, kullanabilmek de bu nasibin devamı bence. sonuçta içeri odadaki masanın üzerinde tozlanmaya bırakılmış bir şey sana ait olsa da gerçekten nasibin midir ki? aslında ...