Bayağı uzun bir aradan sonra kısmen ciddi bir yazı ile karşınızdayım efendim. Merhabalaşıp hal hatır faslını geçtiğimizi var sayıp konuya giriyorum.
Uzun süredir ülkemizde gürültü ve çevre kirliliği hat safhada. Anlam veremediğim bir ses karmaşası, bayrak yarışması, göz dağı verme turnuvaları etrafımızı sarmış durumda. Birkaç değil, hatırı sayılır bir topluluk, hatta ülkenin yarısından çoğu, etrafa kağıtlar ve kumaşlar asıyor ya da gelişigüzel fırlatıyor. Sokaklarda, caddelerde son ses müzikle gezen arabalar kullanılıyor. Bir ayeti yarım yıla okuyabildiğimi, kitaptaki bir sayfayı anlamam için uzun süre seslerin sonlanmasını beklediğimi hatırlarım. Üstelik tüm bu eğlence ve pislik düşkünü insanlar aynı sokaklarda bulunup karşılıkla hangisi daha çok etrafı pisletip daha yüksek müzik dinleyecek diye yarışma yapıyor. Kulaklarımı kapatarak aralarından koşa koşa geçmem gerekince aklım birden başıma geldi; bu ülkede bir yönetim yok mu, birileri şunları durdursun.
Ben daha 17 yaşında bir kızım ve pek de güçlü olduğum söylenemez. Ağzım laf da yapamıyor, beni iki saniyede susturursunuz yani. Bu rahatsız olduğum durum yüzünden kime başvurmam gerektiğini de bilmiyorum, çünkü öğrendiğime göre bu çevre kirliliği yasalmış. Yani devletin gözetimi altında yapılan bir karmaşa imiş.
Aslında neyden bahsettiğimi daha ilk sözlerden anladınız bile. Dün 18.00'da tamamen biten seçim propagandalarından zor nefes alıyordum. Seçme hakkım henüz olmadığı için siyaset ile gıdım ilgilenmiyorum. Zaten bir kere siyasetle ilgili yazı yazıp bırakmıştım. Üstelik onun siyasetle ilgili olduğunu da düşünmüyorum. Çünkü ben sadece bir çocuk olarak rahatsız olduğum şeyleri anlatmıştım. Şimdi de aynen öyle yapıyorum.
En son olduğumuz İngilizce sınavında hoca bize Çevre Kirliliği hakkında yazı yazdırdı. Ne kadar ucuz bir konu değil mi? Yani herkes bilir çevre kirliliğini. Anlatmak artık boşa zaman ve çaba, ama bu son aylarda anlıyorum ki bu çevre kirliliği eskiden o kadar üzerinde durulmamış çünkü büyükler, çevre kirliliğine en çok neden olan etken.
Lüzumunu halen daha anlamadığım o seçim otobüslerinin tamamen gitmesine sevinemiyorum. Bayraklarla sarıp sarmalanmış ülkemin temizlenmesi tek bir tuşla olmuyor. Dün akşam ablamla dışarıdayken oradan buradan bayrak toplamaya çalışan insanları görüyordum. Soruyorum size, o bayraklar neden asıldı, neden toplandı? Eğer birileri sırf partinin seçim müziğinden, bayrak tasarımından, bayrak asma ahenginden etkilenip oy verecekse o kişilerin akıl yaşı pek de seçmen olmaya uygun değildir. Benim bile daha çok uygun olabilir yani.
Şu an ailem oy vermeye gitti ve ben evde tek başıma duruyorum. Keşke hep şu yaşta kalsam. Oy vermek hiç ilgimi çekmiyor. Çünkü seçmeni bayrakla, şarkıyla, horonla kendisine çağırmaya çalışan herhangi bir partinin seçmeye layık olduğunu düşünmüyorum. Neden hepiniz çocuk gibisiniz? Yoksa ben mi çocukça bakıyorum size? Sokakta partilerin bu gülünç yarışı hakkında insanların dediklerine şahit oldum. Büyük insanlar söyledi bunları, bu şarkı türkü saçmalık değil mi? Gürültü kirliliği değil mi?
Eyüp'te dün öğleden sonra arkadaşımla geziyorduk. Caminin çıkışında, biraz ileride CHP son ses seçim şarkısını açmış kopuyordu. Yerlerde DBP'nin yapışkanları vardı. (Partinin adı yanlış olabilir. HDP değil.) Birkaç adım atamadan BBP ve Saadet'in standıyla karşı karşıya geldik. İnsanlar çılgınlar gibi bayrak sallıyorlardı. Saatin 18.00 olmasına bir saat bile kalmamıştı. En sonda da AKP'nin standı vardı. Buralar benim, edasıyla oturmuş son ses müzik, bekliyorlardı. Yerdeki taşların rengini hatırlamıyorum, çünkü broşürler her tarafı işgal etmişti. Sinir bozucuydu.
Yanlış yoldan gittiğimizi anlayıp geri aynı yerden geçmemiz gerekince arkadaşım ve ben birbirimize üzülerek baktık. Sonra kulaklarımı kapamak aklıma geldi. Adeta uzay boşluğunda süzülüyormuş gibi oradan yürüdük geçtik. Saat 18.00 olduktan sonra tekrar aynı yerden geçmemiz gerektiğinde ise kimsenin kalmadığını görünce zafer kazanmışcasına sevinmiştik, fakat yerdeki işgal durumunda bir değişiklik olmaması başka bir üzücü nedendi. Toplayıp gitsenize kardeşim! Yaşınızdan utanın bari. Okulda çocuğunuza, etrafı kirletme, diye öğüt verilirken senin bu yaptığın ne oluyor? Buna siyaset mi diyorsunuz? Siyaset, akıl değil midir? Strateji değil midir? Yönetim değil midir?
Bu şekilde müzik açıp, broşür dağıtarak tanıtımını yapan insanlar görmüştüm. Kore'deki bir erkek grubuydu. Ellerinde broşürlerle gezerek insanları şovlarına davet ediyorlardı. Arada onlara ufak bir dans ya da şarkı örneği sunup ilgilerini çekiyorlardı. Kore'deki bir erkek grubu için bu normal ama bu şekilde anlatılınca bana şaklabanlık gibi geliyor. Soytarılık ya da. Bilmiyorum, herkesin kelime dağarcığı kendine.
Bu ülkenin partilerden haberi yok mu sanıyorsunuz acaba? Yani internetin en saçma yerlerine bile reklamınızı sıkıştırıp Youtube'da videonun her on dakikasında bir reklamınızı oynatıp insanları illet ederek halkı partilerin var olduğunu fark ettirmeye mi çalışıyorsunuz? Herkes, seçim ve partilerin farkında. Kasmayın bu kadar.
Şu dünyada siyasete en çok ilgi gösteren ülke belki de Türkiye'dir. Tam siyaset de değil bu, iç savaşın modern versiyonu gibi. Ülke yönetimi, kanunlar, mitingler, muhalefet olmalar, siyasetçilerin birbirlerine laf atmaları gibi şeyler bence çok eğlenceli ve gerekli. Çok güzel şeyler. Siyaset iyidir ama ben tam olarak bunları türkü ile bütünleştiremedim bir türlü. Bir de gidip elin şarkıcısı, futbolcusu falanı filanı milletvekili olup bir şeyler yapmaya çalışıyor ya, bunları da anlamıyorum. Sırf geçmişinde iyi oyuncuydu diye oy verenler var ve ben bunun pek de özgür bir seçim olduğunu düşünmüyorum. Üstelik çoğu insan kendine uygun vizyonu, misyonu olan bir parti bulamadığı için para cezası vermek korkusuyla herhangi bir partiye oy veriyor. Ben bunun tam olarak siyaset olduğunu düşünmüyorum.
Sonunda bu ülke hiçbir yönetimle hoşnut olamayacak. Çünkü aşırı derecede bir bölünmüşlük var. Aslında Allah'ın düzenlediği yönetim dışındaki bir yönetimle hiçbir ülke ayakta düzgün duramaz. Belki elin gavuru rahatça yaşıyordur, ya da Kuzey Koreliler soyutlanmış ülkelerine tapıyorlardır ama bu ülke, Türkiye, aynı çatı altında toplanacak gibi değil. Neden böylesiniz ki kardeşlerim? Nota, besteler yerine bir şu ülkenin ne yaptığına baksaydınız ya.
Lütfen çöplerimizi çöpe atalım ve toplayamayacak ise etrafı dağıtmayalım. Müzik seviyorsak ses düzeyini azaltalım ya da kulaklıkla dinleyelim. Eğer birilerini kendi stratejimize, fikrimize, partimize davet etmek istiyorsak güzel güzel mitinglerimizi yapıp evlerimize dağılalım. Sizin bu yaptığınız reklamların parası nereden geliyor onu bir söyleyin de sonra etrafa afiş asıyorsanız asarsınız.
Yılın geri kalanında tüyü bitmemiş yetim, Afrika, Gazze gibi şahıs/ülke/şehir konulu konuşmalar yapıp konu açmaya çalışmıyorsanız alın tüm ülke sizin olsun, sarın topraklarımıza o zevksiz bayraklarınızı..
....
Yorumlar
Yorum Gönder