Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Umut Dolu Fakat Bir O Kadar Da Rezil Olacak Bir Okul Dönemi Başlamak Üzere

Tüm paranızı rezil bir yıl olmasına yatırabilirsiniz çünkü gerçekten hiç iyi düşünceler yok aklımda. Gerçi iddia iyi bir şey değil o yüzden paranız sizde kalsın. Sonuçta her ne kadar umut dolu olsam da hayatımın bir yılını daha rezil etmek için acayip hazırım. Daha bir ay kadar olmasına rağmen bu karamsar yılın başlamasına, gittim ders programımı ayarladım. Çok sade ve beni (güya) yormayacak bir program hazırlamış oldum. Mimarlık taban puanlarına baktım, ne kadar net yaparsam ne kadar sıralamam olur diye hesaplamalar yaptım ve ders çalışacağım masayı, plastik bir balkon masası aslında, odama koydum. Üzerine kitaplarımı falan da koydum. Odam darmadağınık ama olsun. Umudum da var ümitsizliğim de. Zaten benim hayatım bundan ibaret. Acayip umut doluyum, hayalperesttim, her şeyi yapabileceğime inanıp sonsuz bir düşler okyanusunda yüzüp dururum ama bilmelisiniz ki ben ne yüzmeyi severim ne de ıslanmayı... Boğulacağıma inanarak hayal kurmaya devam ederim. Her şeyin berbat olacağını, so

Yeşil Renk

Yıllar önceydi. Ben kaç yaşındaydım pek hatırlamıyorum ama kuzenim ufacıktı. En sevdiğin renk nedir, diye sormuştum ona. O ise yeşil demişti. Nedeni ise cennetin rengi olmasıymış. O zamanlar yeşil hiç dikkatimi çekmeyen öylesine bir renkti bana göre. Nedeni ufak kuzenimin dedikleri mi bilmiyorum ama o zamandan beridir yeşili seviyorum. Hem mecaz olarak hem de gerçek olarak. Doğa yani. Yeşillikler. Maydanoz falan. Ağaçlar, çiçekler vesaire.. Bu yeşil sevgimi abartıyor muyum acaba diye düşünüyorum bazen. Geçen gün bir haberde yeşil olarak yaşayan yaşlı bir kadının haberini gördüm. Kadın uzun zamandır yeşil dışı ne bir kıyafet giyiyor ne de bir eşya kullanıyormuş. Sanırım ileride ben de öyle olacağım. Bu gidişatım hiç iyi değil. Yeşili seviyorum. Her tonunu, yeşil olan her şeyi... Mesela bir kitap kapağında, bir halıda ya da birinin saçında ya da kıyafette, tabakta, çanakta ya da gözlerde ... Sanırım daha anlatacak bir şey yok. Yeşil işte...

Sen Öyle Sanarsın

Ama aslında öyle değildir. Mesela o kadar da sevmemişsindir o bölümü ama sen seviyorum sanıp okumuşsundur. Ya da güzeldir sanıp bir kitaba başlamışsındır ama aylardır bitirememişsindir ve o kitap yüzünden başka bir kitaba da başlayamamışsındır. Güvenip en değerlini anlatmışsındır mesela bir dostuna ama aslında güvenmemen gereken biri olup çıkmıştır.  Bir karar verirsin daha iyisi olmasını bekleyerek ama aslında seni içinden öldürüyordur.  Çok zor geliyor bazı şeyler. Düşünmek, düşünmemek, uyumak, uyanmak, yaşamak, ölmek... Sanırım en zoru düşünmemek. Onu düşünmemek ya da bunu... Ya da şu şiiri, bu şarkıyı, o anıyı ya da tüm o alakaları... Vazgeçtim. En zoru bahsetmemek bence. Aklından asla çıkmayan şeyler hakkında bahsetmemek çok zor. Eskiden hiçbir şeyimden bahsetmezdim kimseye. Neden şimdi susmak istemiyorum diye düşünsem tek cevap gelir aklıma; "İlk defa beni heyecanlandıran bir şeylerim var". Elbette bundan bahsetmek için can atarım. Konuşmak isterim ama b