Yo, hayır melankolik bir yazı olmayacak.
Bu şarkıyı dinleyelim.
Herkesin hayatında kendine göre zorlukları var. Birilerinin üstten alacağı dersin asıl dönemindeki dersleriyle çakışması sebebiyle kafası dopdolu, birileri ailesi ile biraz kavgalı ve tüm o kavgaların birikmesi ile tüm nefreti açığa çıkmış bunu bastırma derdinde, ya da değil, birileri kendisine çıkan üniversiteye sevinip sevinemeyeceğini bilmiyor, arafta kalmış, bir başkası yine kendine söz geçirememiş, bir diğeri kendini kaybetmiş, bir diğeri kendine küsmüş, bir diğeri kendisini tanıyamaz hale gelmiş...
Hangisinin derdi en birinci diye düşünmek anlamsız. Ne kadar acı, ne kadar çaresiz olduğu önemli değil derdin, önemli olan kişinin ne kadar hissettiği, o derdi, acıyı, çaresizliği...
Tam olarak bunu kavramada zorlanıyoruz sanırım. Kendimizi daha kıdemli bir dertli olarak görüyoruz belki ya da başkasının derdinin daha şatafatlı olduğunu düşünüp eziyoruz kendi acımızı. Belki sen daha acı çekiyordun.. Belki Allah senin o yücelttiğin acının sahibine daha çok güç verdi ve o kişi bu acıyı hissetmiyor bile, sen acı içinde sürünürken...
Küçümsemeyin işte kimseyi, kendinizi de... Önemseyin insanları, kendinizi de... Allah'ın emaneti olan bedeninizi, ruhunuzu yeterince iyi besleyemezseniz o üstün yardımsever, hoşgörülü karakterinizin ne değeri kalır?
İnsanları sevin ama en çok kendinizi sevin. Değerli olduğunuzu bilin. Hata yaptığınızda ya da pişman olacağınız bir harekette bulunduğunuzda hayatı kendinize zindan etmeyin. Ya da acı vermeyin kendinize, düşünerek beyninizi patlatmayın ya da öylece saçma kararlar verip hayatınızı yokuşa doğru salmayın...
Çok acı çekiyorum, en fena durumda olan benim diye bir şey de yok bu dünyada. Herkes zorluk yaşıyor, bunu söyledim. Sabretmek gerek, bu da benim imtihanımmış demek gerek, beklemek gerek... Sabretmek gerek.
Şükretmek gerek. Neler yaşadın aslında bu hayatında, seni çok mutlu edecek... Çok güzel anıların oldu, çok eğlendin, mutlu oldun ama fark etmedin o anlarını. Sadece zor duruma düşünce yaratan bir Allah olduğunu hatırlıyor ya bu nankör insanlık, o oldu işte. En güzel anlarını yaşadın, yaşayacaksın da. O anların hatrına sabret. Tüm o olan güzelliklerin yanında bu acı ne ki, evet acı çekiyorum ama elbet bu acım da öncekiler gibi uçup gidecek. Sabret ey ruhum, ey zihnim, ey kalbim...
Sabret. Biraz da ağla. Çünkü ağlamak çok güzel bir çözüm. Ağlayamamanın verdiği acıyı bilmek istemezsin.
İyi geceler.
Bu şarkıyı dinleyelim.
Herkesin hayatında kendine göre zorlukları var. Birilerinin üstten alacağı dersin asıl dönemindeki dersleriyle çakışması sebebiyle kafası dopdolu, birileri ailesi ile biraz kavgalı ve tüm o kavgaların birikmesi ile tüm nefreti açığa çıkmış bunu bastırma derdinde, ya da değil, birileri kendisine çıkan üniversiteye sevinip sevinemeyeceğini bilmiyor, arafta kalmış, bir başkası yine kendine söz geçirememiş, bir diğeri kendini kaybetmiş, bir diğeri kendine küsmüş, bir diğeri kendisini tanıyamaz hale gelmiş...
Hangisinin derdi en birinci diye düşünmek anlamsız. Ne kadar acı, ne kadar çaresiz olduğu önemli değil derdin, önemli olan kişinin ne kadar hissettiği, o derdi, acıyı, çaresizliği...
Tam olarak bunu kavramada zorlanıyoruz sanırım. Kendimizi daha kıdemli bir dertli olarak görüyoruz belki ya da başkasının derdinin daha şatafatlı olduğunu düşünüp eziyoruz kendi acımızı. Belki sen daha acı çekiyordun.. Belki Allah senin o yücelttiğin acının sahibine daha çok güç verdi ve o kişi bu acıyı hissetmiyor bile, sen acı içinde sürünürken...
Küçümsemeyin işte kimseyi, kendinizi de... Önemseyin insanları, kendinizi de... Allah'ın emaneti olan bedeninizi, ruhunuzu yeterince iyi besleyemezseniz o üstün yardımsever, hoşgörülü karakterinizin ne değeri kalır?
İnsanları sevin ama en çok kendinizi sevin. Değerli olduğunuzu bilin. Hata yaptığınızda ya da pişman olacağınız bir harekette bulunduğunuzda hayatı kendinize zindan etmeyin. Ya da acı vermeyin kendinize, düşünerek beyninizi patlatmayın ya da öylece saçma kararlar verip hayatınızı yokuşa doğru salmayın...
Çok acı çekiyorum, en fena durumda olan benim diye bir şey de yok bu dünyada. Herkes zorluk yaşıyor, bunu söyledim. Sabretmek gerek, bu da benim imtihanımmış demek gerek, beklemek gerek... Sabretmek gerek.
Şükretmek gerek. Neler yaşadın aslında bu hayatında, seni çok mutlu edecek... Çok güzel anıların oldu, çok eğlendin, mutlu oldun ama fark etmedin o anlarını. Sadece zor duruma düşünce yaratan bir Allah olduğunu hatırlıyor ya bu nankör insanlık, o oldu işte. En güzel anlarını yaşadın, yaşayacaksın da. O anların hatrına sabret. Tüm o olan güzelliklerin yanında bu acı ne ki, evet acı çekiyorum ama elbet bu acım da öncekiler gibi uçup gidecek. Sabret ey ruhum, ey zihnim, ey kalbim...
Sabret. Biraz da ağla. Çünkü ağlamak çok güzel bir çözüm. Ağlayamamanın verdiği acıyı bilmek istemezsin.
İyi geceler.
Bazen göz yaşlarımızın bile değmicegi saçma sapan şeylere üzülürüz ...
YanıtlaSil