tarif vereceğim değil. şu an portakallı kek yiyorum. şu sıralar tatlı klavyem ile birlikte masaüstü bilgisayarda ödev yaparak bayağı vakit geçirdim. son kez bir doküman ödevi yazdım. bu perşembe teslim edip imza atacağım. öyle işte. ne hoş, yüksek yapar mıyım bilmiyorum ama bir şeyin bitmiş olmasını görmek de insanı başka şeye ittiriyor sanki. ama neyse bu okul cidden bir bitsin bakalım. hayırlısı. fotoğraf projemi de bitirdim bu arada. bir tek kaliteli şekilde bastımam gerekiyor. nasıl yapacaksam artık... karanlık konseptte fotoğraf çektiğim için hiçbiri istediğim şekilde çıkmayabilir. ama çok sorun da değil. hoca zaten beğendi. kalmayacağımı biliyorum dersten. insan 27sine doğru gelirsen 20 yılını okumak ile geçirdiğini fark edince hocaları da tanıyor, derslerini de tanıyor, neyi nasıl yapacağını ve nereden nasıl sıyrılacağını da anlıyor. profesyonelim.
ben hem profesyonel bir öğrenciyim hem de profesyonel bir öğrenenim. öğrenmiyorsam bile öğrenmişimdir. sor hemen cevaplarım. herhangi bir konuyu hemen bağlarım. bunu iş yerinde öğrendiklerimle de pekiştirdim aslında. hemen konuyu bağlarım. hatalı bir şey mi oluyor hemen lehimize çeviririm. üstü kapalı konuşurum, lafı etrafında dolandırır ama asıl cevabı vermeden konuşması sonlandırırım. bunlar profesyonellikten. bunlar kurumsallıktandır. mecbursun da bir noktada. laf cambazlığı yapamıyorsun burada olma. burası sana göre değil. bugün onu düşündüm. buradayım. ve yakışıyorum ya. ekstrem derecede yorulmadığımı fark ettim. mesela aslında yarın son iş günüm olacaktı ama yok hayır. ben birkaç aylık daha motivasyona sahibim. hiç yokken kazandım üstelik.
sakinleşiyorum ve kabulleniyorum. kendi kendime düşündüğüm ve beğendim bir lafım var. büyümeyi kabullendik. sıradan bir hayat yaşayan sıradan insanlarız. yüksek ihtimalle hiçbir zaman dünyayı kurtarmayacağız ama belki birkaç kişinin hayatlarına dokunacağız. kitlelere yön vermeyeceğiz ama birkaç kişinin fikir danıştığı insan olacağız. adımız kitaplara yazmayacak belki ama birkaç kişinin aklına kazınacağız. birilerinin belki de tüm hayatı olacağız birilerinin sevdiği olacağız. ama sıradan olacağız işte. kekimizi yiyip yazı yazmayı seveceğiz. büyük hayaller tabi kurarsın. bir gün uzaya turist olarak gider miyim diye düşünürsün. gitmek istersen engellemem de ama gidemediğinde de hayatını karamsarlığa boğmamalısın. sıradanlık kötü değil ya da basit değil. sen küçük kıyametinden önce küçük hayatına dahil ettiğin insanların hayatında farklı olabilirsin. belki bir devrim yapamazsın ama bulunduğun ufak çevrede değişimi sağlayabilirsin.
bir eylemin küçük çaplı olması onu değersiz yapmaz. ne kadar etkileyebilirsin o kadar kardasın. tüm dünyayı kurtaramaman seni önemsiz de yapmaz. sen yine de birinin hayatına olumlu etkide bulunduysan (bu senin hayatın da olabilir) sen zaten kahramansın. portakallı kek yapıp birilerinin ağzını tatlandırdıysan bu neden önemsiz olsun mesela?
kabullenmek yenilmek değildir. yenilmedin, öğrendin. hatta bu senin hayatın için bir kazanç. ne zaman kendinle girdiğin savaşta kazanabilirsini ki? kabul etmediğin sürece kendini tüketirsin ve yorulursun. kabul etmek, sıradan olmayı ve sıradan yaşamayı kabul etmek bi yenilgi değildin hiçbir zaman. yetişinliğin ta kendisiydi.
düşünebilmek ne kadar güzel.
iyi geceler.
Yorumlar
Yorum Gönder