Ana içeriğe atla

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,

  Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.

  Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum.
Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)

  Karuta kartları alttaki resimdeki gibi ama tabi bu kartlardan resimli olanları okuyucunun resimsiz olanları oyuncuların kartları.



  Alttaki resimdeki gibi iki kisi karşılıklı bu şekilde oturuyor, önlerine kartları düzgünce diziyor, bir kişi de kart okuyor. 





  Karuta çok yönlü bir oyun. Sırf iki kişi oynayacak diye bir şey yok. Yeni nesil Karuta'yı alttaki resimdeki gibi de oynuyor. Bu tür Karuta'da kartlar ortaya konuyor. Herkes kartların etrafına diziliyor ve oynayan kişiler sırayla kart seçip kartı okuyor bu sırada okuyan kişi dışındakiler o kartı bulmaya çalışıyor. Sonra sıra öbürüne geçiyor ve o kart seçip okuyor. Bu tür olanı da kalabalık arkadaş grupları için daha eğlenceli oluyor. 




  Karuta oyununun konusu sırf şiir olmaya da bilir. Bu oyun Japonya ve başka ülkelerdeki okullarda eğitici olması için de oynatılıyor. Kartların üzerine resim, atasözü, Çince Kanjiler de konularak oyun farklı türde zenginliklerle süslenerek oynanabiliyor.


  Mesela yukarıdaki resimde olduğu gibi küçük çocuklar için görsel zekayı geliştiren bir oyun haline dönüştürülmüş.

  Bu oyun çok kapsamlı, eğlenceli ve yararlı bir oyun ama Türkiye bu oyunu bir zahmet keşfedip de Türkçe ye uyarlayamamış. Ben bu oyundan yapmak için kartlar yaptım. Üzerine beyitler yazdım ama pek yazım güzel olmadığı için hiçbir şeye benzemedi. Ama bir fabrika yapımı bir şey olsa çok da fıstık bir oyun olur. Buradan Milli Eğitim Bakanı'na sesleniyorum :) Ciddiyim -.-

  Neyse ben gittim.

  İyi tatiller..

  Güle güle..:)


Yorumlar

  1. GERÇEKTEN ÇEVİRMELİLER LÜTFEEEEEEEEEN

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Aaaaaa gerçekten benimle aynı fikirde olan birisini görünce çok mutlu oldummmm. Bende o animeyi izledim ve karutoya aşık oldum ve şimdi karutonun kartlarını yapma çalıcam inşşlh beceririrm karutoyla ilgili bütün bilgileri öğrendim kartlartın şiirlerini fln öylee

    YanıtlaSil
  4. bugün denedim 100 şiirinde ingilizcesini buldum çevirdim ama abuk subuk şeyler çıktı vazgeçicem galiba maleseffffffff

    YanıtlaSil
  5. bugün denedim 100 şiirinde ingilizcesini buldum çevirdim ama abuk subuk şeyler çıktı vazgeçicem galiba maleseffffffff

    YanıtlaSil
  6. Ben de karutanın çevrilmesini istiyorum bir kuruma yazılan dilekçe ile sadece sözler değişmeden harflerin değişmesini sağlayarak aplicasyon veya bir sete dönüştürebiliriz
    Haydi karuta severler iş başına

    YanıtlaSil
  7. karuta çevrilmeyip aynı şekilde yazılmalı alalım çok pahalı be

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor