Ana içeriğe atla

OKUL BİTİYOR MU NE :)

  Merhaba arkadaşlar

  Çooook uzun bir zaman oldu farkındayım. Ama o kadar yoğundum ki, hepsini hemen anlatmak istiyorum.

  İki aydır aralıksız sınav oluyoruz. Sınavlara çalıştığımdan değil ama başımı kaşıyacak vaktim yoktu. Dönem ödevimi verdim. Başka önemli sözlü notu yükseltecek ödevleri yaptım. Geçen hafta da gece dörtlere kadar ders çalıştım. Coğrafya , Biyoloji ve Kimya çalıştım. Coğrafya beklediğim gibi gelmedi. Kimya berbat. Biyoloji iğrenç ötesi bir şey. Kasvet...

  Çalışınca pek bir şey değişmiyor. Sadece herkesin açıkça fark ettiği büyük göz altı torbalarına sahip oldum. Ama tabii bu küçük kardeşlerimize " Ders çalışmayınnnnn!!" diye öğüt veriyorum anlamına gelmiyor. Benim gibi son güne bırakmayın yeter :)

  Tabİ sadece derslerim kötü oldu diyemem. İngilizce 43'ten 90'a yükseldi (sonra 85'e düştü ama önemli değil  o :D). Arapça, Edebiyat, Dil Anlatım ve Kur'an derslerim acayip iyi. Matematik de 20 geldi ama olsun. Ortalamanın üstünde bir not. Yani o sınavda herkes batırmıştı. Kendimi böyle avutuyorum :)

  Neyse..

  Okul konusunu bırakıyorum ve asıl önemli şeylere başlıyorum.

  Yepyeni bir hikayeye başladım. Japon animeleri ve Kore dizileri izliyorum. Japon kart oyunu olan KARUTA'yı Türkçe'ye çevirmeyi düşünüyorum. Yazın yapacaklarım hakkında harika bir liste oluşturdum.

  İlk önce yazdığım hikayeyi anlatayım.- Bu arada yazı yazmak benim vazgeçilmezlerim arasındadır.- Güzel bir kız ve yakışıklı bir erkeğin garip, komik ve eşsiz hikayesini anlatıyorum. Sınıf arkadaşlarıma da okutuyorum. Beğenenler var. Ben de her gün farklı konular bularak hikayeyi uzatıyorum. Şimdiden 80 sayfayı geçti. 300'e ulaşmasını istiyorum. Bir de başka bir tane polisiye roman yazmak istiyorum. Rüyamda gördüğüm çok etkileyici bir cinayet sahnesini ve bu cinayeti işleyeni bulmayı konu alan bir hikaye olacak inşallah.

  Bir kaç tane Japon animesi izledim ve hepsi birbirinden harika. Ouran Hıgh School Host Club , Special A , Itazura Na Kıss , Chihayafuru , Kaichou Wa Maid-Sama . Japonca "günaydın" ve "ben geldim" demeyi öğrendim bir de "teşekkür ederim" var. "ohayo"-günaydın. "kadaymaşta"-ben geldim (pek emin değilim.) . "arigotawa"- teşekkür ederim. İzlediğim Kore dizileri de fazla yok çünkü pek beğendiğim çıkmadı bir kaç haftadır.

  Bir de yazın yapacağım eşsiz güzellikteki şeyleri açıklamak istiyorum (yapacağımdan kuşkuluyum o ayrı mesele). İlk önce dil bilgimi geliştirmek istiyorum, İngilizce, Arapça, Korece, Fransızca ve eğer çok zorlarsam Çince :) Bazıları okulda öğrendiğim için bazıları da sevdiğim için öğrenmek istediğim diller.
Tabi ki sırf dil çalışmayacağım. Çok önemli olan polisiye romanım için olay  ve bu olaya bağlı olarak karakterler oluşturmayı düşünüyorum. Seneye sayısal bölüm okuyacağım için matematiği unutmamalıyım bu yüzden matematikten kolay olan konuları çalışmak istiyorum. Kitap okuyacağım ve gönlümce eğleneceğim çünkü bu yıl gerçekten  berbat bir lise 1. sınıf atlattım. Berbat...

  Bir de çok yakın bir arkadaşıma güzel bir video hazırlıyorum onu bitirmeyi planlıyorum. Bu videoya benzer bir video. Ama tabii ki ben evlilik teklif etmeyeceğim :) Şu ana kadar bir kaç yerde video çektim. Video çekerken de bir cümleye ait bir kelimeyi söyledim. Bu videoları birleştirince güzel bir konuşma çıkar diye düşünüyorum. Videoların yarısı bitti. Seneye o arkadaşım eşit ağırlığa gidecek ve büyük ihtimalle o en iyi arkadaşlar arasına giren anlamsız soğukluk sebebiyle bir daha görüşemeyeceğiz. Bu yüzden böyle bir hediye yapayım dedim. Hiç bir arkadaşım bloğumu ziyaret etme zahmetinde bulunmadığı için buraya gönül rahatlığıyla yazıyorum. Yoksa aslında saklamam gerek. Siz kimseye söylemeyin :)

  Yarın Fizik sınavı var ve ben 1. sınavda 30 aldım. Bu sınavdan 70 almazsam Fizik'ten sorumluluk sınavına kalacağım ve yazın okula gitmek tam bir işkence olur. Bu yüzden bu yazıyı bitirip hemen Fizik çalışmalıyım. Tekrar yineliyorum arkadaşlar bu sınava çalışma şeyini lütfen son güne bırakmayın. Emin olun iğrenç bir şey.

  Neyse ben gittim.

  İyi tatiller..

  Güle güle..:)



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor