Sanırım beynimi meşgul eden bir şeyler var. Beni üzen, düşüncelerimi işgal eden bir şeyler. Aslında daha geçen gün biliyordum nedenini ama şimdi o nedeni beğenemiyorum. Kendimi anlamsız hissediyorum. Çok alıngan hissediyorum. Şu an herhangi bir şey beni kıracakmış gibi geliyor. Zorlanıyorum.
İstediğim şeyler yapmak istiyorum. İstiyorum. Birçok şey istiyorum ama engeller var. Mesela ben bir engelim. Ne saçma ama! Nasıl olur da biri kendisine engel olur? Aslında düşündüğümüzde gerçekten de engel kendimiziz çoğu şeyde. Birilerine suç atmamız ve "Şunun şunun yüzünden bunu bunu yapamıyorum" dememiz anlamsız. Kendimizi mi kandırıyoruz yoksa? Elbette.
Ağabeyim haklıydı. Kendime bahane üretiyorum. Birçok şeyi yapabilecek durumdayım ama kendimi kandırıp engellerim var diyorum. Yok aslında ama bunu şu an bunları yazarken bile doğru bulmuyorum. Yani gerçekten. Biliyorum, farkındayım ama aslında farkında değilim. Karmaşık bir durum. Her şeyin farkında olmak ama aslında farkında olmamak. Bahaneler üretip kendini kandırmaya devam etmek...
Acilen kendimi rahat bırakmam gerek. Kendimi boğuyor gibiyim. Kendime söz geçiremiyorum. Hep etrafımdaki insanları önemsiyorum. Onlara göre hareketlerimi şekillendiriyorum. Neden oluyor bunlar? Ah, aslında bunu yazmayacaktım. Ellerim ben başka şeyler düşünürken yazıverdi. Her neyse.
Onlara göre hareketlerimi şekillendiriyorum. Birileri bir şey dediğinde garip tepkiler veriyorum ve her ne yapma eşiğindeysem vazgeçiyorum. Belki de yanlış yapıyorum. Yanlış kişilerleyim ya da ben yanlış kişiyim.
Bir şeyler var. Aklımda çok şey var. O kadar çoklar ki. Mesela yazmak istediğim ondan fazla kurgu var. Sakince benim onları yazmamı bekliyorlar ama eminim ki destek görmeyeceğim. Neden destek göreyim ki? Asla dinden bahsetmiyorum kurgularımda. Ben sadece günah yazıyorum. Ben sadece günah çiziyorum. Her neye el attıysam böyle oldu. Her ne yaptıysam yanlışımı buldular. Yanlışlarla doluyum ben ve bunu kabul ediyorum. Doğrularım az ise azdır. Nasıl her yanlışımı birden düzeltebilirim ki? Uğraşıyorum biliyor musunuz? Uğraşıyorum ben. O kadar çok uğraşıyorum ki. Düzelmek ve normale dönmek için. Kurtulmak için uğraşıyorum.
Bunları neden yazıyorum ki?
Günlüğüm varken neden buraya yazıyorum? Bunca yıl günlüğüme yazdım, doğrusu pek de bir katkısı olmadı bana. Yani yazdıkça rahatlarsın olayı vardır ya, pek de yok gibi. Ben o yazdıklarımı okuduğumda rahatladığım söylenemez. Stres oluyorum. Çok kötü hissediyorum.
Kendimle konuştuğum için mi acaba tüm bunlar? Sonuçta her kimse beni üzen aslında yine benim. Engel olan da benim, eleştiren de benim. Gidip de bunları kendime anlatınca paradoksa giriyorum sanırım.
Yardıma ihtiyacım var demeyeceğim, şu ana kadar gelmemiş yardım daha da gelmez gibi. Sahi, tam olarak ne için yardıma ihtiyacım var ki benim? Mesela yazılarım için iyi bir editöre olabilir. Ya da bir ismek keman kursu kaydı fena olmaz. Yine ne diyorum bilmiyorum.
Aklımdan bunlar geçiyordu sadece...
Ve sanırım bu blog sitesinin amacı kendisini bile unuttu. Selime ile Saçmalıklar diye değiştirebilirim.
Çok şey istiyorum ya, ah bir de yazar olabilsem diyorum bazen. Kitaplarım basılsa vesaire. Fakat henüz bitmiş bir kitabım dahi yok. Sadece kurgularımın olduğu bir derleme yapsam iki cilt çıkar herhalde ama tamamlanmış bir kitabım yok. Başladığım çok kitap var. Başladığım ama ufacık eleştirilerle bir daha devam etmediğim kitaplarım.
Hayır böyle yapma. Bu hiç buraya olmuş mu? Bu garip duruyor. Sanki şu yanlış gibi. Neden bunu yaptın ki?
Neden umurumda ki? Çok değer verdiğimden mi? Kendime olan diplerdeki özgüvenimden mi? İnancımın azlığından mı?
Hepsi. Bana fikir almak için gelenlere dediğim o basit cümleyi bir ben dinlemiyorum sanırım. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya, o tarz bir durum.
"Neden onları umursuyorsun ki?"
Berbat bir dirayetim var sanırım...
İstediğim şeyler yapmak istiyorum. İstiyorum. Birçok şey istiyorum ama engeller var. Mesela ben bir engelim. Ne saçma ama! Nasıl olur da biri kendisine engel olur? Aslında düşündüğümüzde gerçekten de engel kendimiziz çoğu şeyde. Birilerine suç atmamız ve "Şunun şunun yüzünden bunu bunu yapamıyorum" dememiz anlamsız. Kendimizi mi kandırıyoruz yoksa? Elbette.
Ağabeyim haklıydı. Kendime bahane üretiyorum. Birçok şeyi yapabilecek durumdayım ama kendimi kandırıp engellerim var diyorum. Yok aslında ama bunu şu an bunları yazarken bile doğru bulmuyorum. Yani gerçekten. Biliyorum, farkındayım ama aslında farkında değilim. Karmaşık bir durum. Her şeyin farkında olmak ama aslında farkında olmamak. Bahaneler üretip kendini kandırmaya devam etmek...
Acilen kendimi rahat bırakmam gerek. Kendimi boğuyor gibiyim. Kendime söz geçiremiyorum. Hep etrafımdaki insanları önemsiyorum. Onlara göre hareketlerimi şekillendiriyorum. Neden oluyor bunlar? Ah, aslında bunu yazmayacaktım. Ellerim ben başka şeyler düşünürken yazıverdi. Her neyse.
Onlara göre hareketlerimi şekillendiriyorum. Birileri bir şey dediğinde garip tepkiler veriyorum ve her ne yapma eşiğindeysem vazgeçiyorum. Belki de yanlış yapıyorum. Yanlış kişilerleyim ya da ben yanlış kişiyim.
Bir şeyler var. Aklımda çok şey var. O kadar çoklar ki. Mesela yazmak istediğim ondan fazla kurgu var. Sakince benim onları yazmamı bekliyorlar ama eminim ki destek görmeyeceğim. Neden destek göreyim ki? Asla dinden bahsetmiyorum kurgularımda. Ben sadece günah yazıyorum. Ben sadece günah çiziyorum. Her neye el attıysam böyle oldu. Her ne yaptıysam yanlışımı buldular. Yanlışlarla doluyum ben ve bunu kabul ediyorum. Doğrularım az ise azdır. Nasıl her yanlışımı birden düzeltebilirim ki? Uğraşıyorum biliyor musunuz? Uğraşıyorum ben. O kadar çok uğraşıyorum ki. Düzelmek ve normale dönmek için. Kurtulmak için uğraşıyorum.
Bunları neden yazıyorum ki?
Günlüğüm varken neden buraya yazıyorum? Bunca yıl günlüğüme yazdım, doğrusu pek de bir katkısı olmadı bana. Yani yazdıkça rahatlarsın olayı vardır ya, pek de yok gibi. Ben o yazdıklarımı okuduğumda rahatladığım söylenemez. Stres oluyorum. Çok kötü hissediyorum.
Kendimle konuştuğum için mi acaba tüm bunlar? Sonuçta her kimse beni üzen aslında yine benim. Engel olan da benim, eleştiren de benim. Gidip de bunları kendime anlatınca paradoksa giriyorum sanırım.
Yardıma ihtiyacım var demeyeceğim, şu ana kadar gelmemiş yardım daha da gelmez gibi. Sahi, tam olarak ne için yardıma ihtiyacım var ki benim? Mesela yazılarım için iyi bir editöre olabilir. Ya da bir ismek keman kursu kaydı fena olmaz. Yine ne diyorum bilmiyorum.
Aklımdan bunlar geçiyordu sadece...
Ve sanırım bu blog sitesinin amacı kendisini bile unuttu. Selime ile Saçmalıklar diye değiştirebilirim.
Çok şey istiyorum ya, ah bir de yazar olabilsem diyorum bazen. Kitaplarım basılsa vesaire. Fakat henüz bitmiş bir kitabım dahi yok. Sadece kurgularımın olduğu bir derleme yapsam iki cilt çıkar herhalde ama tamamlanmış bir kitabım yok. Başladığım çok kitap var. Başladığım ama ufacık eleştirilerle bir daha devam etmediğim kitaplarım.
Hayır böyle yapma. Bu hiç buraya olmuş mu? Bu garip duruyor. Sanki şu yanlış gibi. Neden bunu yaptın ki?
Neden umurumda ki? Çok değer verdiğimden mi? Kendime olan diplerdeki özgüvenimden mi? İnancımın azlığından mı?
Hepsi. Bana fikir almak için gelenlere dediğim o basit cümleyi bir ben dinlemiyorum sanırım. Terzi kendi söküğünü dikemezmiş ya, o tarz bir durum.
"Neden onları umursuyorsun ki?"
Berbat bir dirayetim var sanırım...
Çevrendeki insanlar hep konuşacak, eleştirecek... Sanki çokta umursamıyorsun senin kavgan yine seninle olmuş �� Bence kendini bu kadar basit görmemelisin çünkü her insan bir alemdir içinde kesfetmedigin nice güzellikler vardır kim bilir �� Bence iyi yönlerini keşfetmeye çalış.. (ki üniversitede ögrendigim ilk şey "kendim" di ��) Her insan zor zamanlardan geçer marifet isyana dusmeden "imtihan" oldugunu bilebilmek..
YanıtlaSilBir yabancının gözüyle baktım sana seni tanımıyorum �� ama taa burdan bile belli oluyor ki Sen güzel şeyleri hakediyorsun Rabbim hakkında hayırlı olanı gönlüne sevdirerek versin �� Selam ve dua ile....