Ana içeriğe atla

Denemeler

Doğrusu ne yazacağımdan pek emin değilim ama yazmak istedim.

Artık standart bir insan olmak istiyorum. Yani en azından insan olma kısmı geçerli olsun. Tamam, belki benim gibi kendi hayatını kendi elcikleri ile berbat eden insanlar çoğunluktadır dünyada ama ben orandan bahsetmiyorum. Genel olarak sağlıklı ve sağlam bir insan olmaktan bahsediyorum.

Şu zamanda düzgün insan bulmak elbette zor. Fakat düzgün insan olmak o kadar zor olmasa gerek. Yani öyle düşünüyorum.

Mesela kendine yararı olmayan şeyleri bırakmak ile başlanabilir. Sonra kendine yararlı olan şeylere dalma ile devam edilebilir. 'Seni seviyorum' ve 'hayatını düzgün yaşıyorsun' şeklinde kendini bilgilendirmeler yapılabilir. Sonuçta bu aceleci dünyada kendimize bazı şeyleri söylemeyi unutuyoruz diye düşünüyorum.

Aceleci bir dünya, evet ama aslında hiçbirimizin acelesi yokmuşcasına vaktimizi boşa harcayabiliyoruz. Acelemiz var aslında. Elimizden kaçmış olan hayatımıza bağlı tek ipi kaçırdık ya hani, onu yakalamak için koşmamız gerek. Fakat biz durmayı ve koşmak dışında her şeyi yapmayı tercih ediyoruz. Gerçekten aceleniz var mı diye bir düşünün. Benim var doğrusu. Sonuçta bu elimden kaçırdığım hayatın ne kadar daha kovalanabileceğini bilmiyorum. Her an sona erebilir ve benim de kovalayacak vaktim kalmayabilir.

Korkunç mu?

Daha demin ölümden bahsettim.

Anlaşılmıştır tabi ki, neden anlaşılmasın...

Çok üzücü ama bu üzücü durum hakkında "üzücü" yorumunu yapmak dışında bir eylemde bulunmuyorum. Mesela mutluluk verici hale getirmek için uğraşabilirim ama işte koşmuyorum ya peşinden o ipin, o yüzden oluyor her şey.

Şu an sadece yürüyor olabilirim. En azından hareket ettiğim için ruh halim iyi. Öylece, sadece oturmak da olmazdı. Hareket etmek de güzel yani.

Bir şeyleri tamamen açıklamadan anlatmak da zor canım. Sonuçta elin internetinde neden özel meselelere gireyim? Doğrusu özelimi anlatabilirim de ama günlüğümü tercih ediyorum. En azından orada buradaki kadar okunaklı olmuyor yazılarım. El yazısını bu yüzden seviyorum işte. Kendim bile okuyamıyorum bazen. Anılarım kendi kendini imha ediyormuş gibi bir şey.

Neden bunu yazdığımı cidden bilmiyorum ama iyi gelmedi de değil doğrusu...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor