hayatında utanç verici o kadar çok şey yaşadın ki. nasıl insanların yüzüne bakarım dedin kaç defa. şimdi ne kadar uğraşsam da bunları deme sebebimi hatırlamıyorum. şuraya utanç verici şeylerimi yazamıyorum. unutmuşum hepsini.
o kadar çok şey yaşadın ki. pişman da oldun, kızgın da oldun, kahroldun. keşke zaman tam olarak da şu güne ve şu saate dönse dedin kaç defa.
hayat bu, diyorlar. birçok şey yaşayacaksın, unut gitsin. tamam unutacağım. ama hayat bir de pişman olmak, üzülmek, kızmak değil mi?
bir çok şey yaşadım. misal veremiyorum. çünkü dedikleri gibi unutmuşum çoktan. yarın nasıl okula giderim, nasıl konuşurum insanlarla sanki bir şey olmamış gibi, demedim mi kendime? o kadar çok dedim ki. hepsi yaşadıklarımdan dolayı.
pişman da olacaksın, seçeceksin yapacaklarını, seçeceksin gideceğin yerleri.
seçeceksin konuşacağın insanları...
etrafını seçeceksin. bileceksin. hayır, o asla yapmaz bunu diye bir şey var mı? yok. kimseye güvenmemek, kimse ile yakın olmamak vardı. saf biri olan ben bunu nasıl yapsın? yapamıyor. yapmak için çabaladı mı, evet. başarı? yok.
bir çok şey yaşayacağım. daha da eklenecek üstüne pişmanlıklarım. seçimlerim beni kahredecek ya da sadece tüh, diyeceğim. o da olacak, bu da.
seçmeyi sonsuza kadar öğrenemeyeceğim. yapabileceğim o kadar az şey kalmış olsa da, ben yine gidip yanlışı seçeceğim. hayat bu kardeşim. pişman olacaksın, üzüleceksin, kızacaksın. onu neden öldürmedin peki, diyeceksin bir gün. ya da neden o merdivenleri çıktın o an, diyeceksin. neden gittin o sınıfa, neden bir önceki treni kaçırdın, neden son bir şarkı daha dinledin, neden yaptın, soracaksın.
kızacaksın kendine. yapabileceğin başka bir şey var mı ki? ağlarsın bir de, tam olur.
kendini zorla bir topluluğun parçası yapmaya çalışacaksın, onlar fark etmeden seni yok edecek. onlar fark etmeyecek. sen bir şekilde aralarına katılacaksın, çok seviyorum desen de hiçbir şey fark etmeyecek. fark etmez ki zaten, sen geldin mi, gelmedin mi? yokluğun fark edilmez. belki birinin aklına gelir ve sorar, ne fark eder ki? o da laf olsun diye sorar. fark etmez.
kafan karmakarışık. yaşadıklarını düşünüyorsun. en güzel günün olabilecek bir gün nasıl zehir olur diye şaşırıyorsun ya da. anlamsız bunlar. mesela sana anlamsız geliyor. kimse kimsenin hislerinin anlamsız olup olmadığına karar veremez. kimse başkasının büyüttüklerini küçümseyemez. abartıyorsun lafı tam bir boşluk. abartmıyorum. bu benim hislerim.
bok gibi bir tat var boğazımda. belki biraz önce çıkarttıklarımdan. başım ağrıyor, çok yorgunum. boşluk burası, tam olarak öyle. ne diyorum emin değilim.
bir çok şey yaşamış bulundum.
aklımda her bir şeyden bir çok şey var.
o kadar çok şey yaşadın ki. pişman da oldun, kızgın da oldun, kahroldun. keşke zaman tam olarak da şu güne ve şu saate dönse dedin kaç defa.
hayat bu, diyorlar. birçok şey yaşayacaksın, unut gitsin. tamam unutacağım. ama hayat bir de pişman olmak, üzülmek, kızmak değil mi?
bir çok şey yaşadım. misal veremiyorum. çünkü dedikleri gibi unutmuşum çoktan. yarın nasıl okula giderim, nasıl konuşurum insanlarla sanki bir şey olmamış gibi, demedim mi kendime? o kadar çok dedim ki. hepsi yaşadıklarımdan dolayı.
pişman da olacaksın, seçeceksin yapacaklarını, seçeceksin gideceğin yerleri.
seçeceksin konuşacağın insanları...
etrafını seçeceksin. bileceksin. hayır, o asla yapmaz bunu diye bir şey var mı? yok. kimseye güvenmemek, kimse ile yakın olmamak vardı. saf biri olan ben bunu nasıl yapsın? yapamıyor. yapmak için çabaladı mı, evet. başarı? yok.
bir çok şey yaşayacağım. daha da eklenecek üstüne pişmanlıklarım. seçimlerim beni kahredecek ya da sadece tüh, diyeceğim. o da olacak, bu da.
seçmeyi sonsuza kadar öğrenemeyeceğim. yapabileceğim o kadar az şey kalmış olsa da, ben yine gidip yanlışı seçeceğim. hayat bu kardeşim. pişman olacaksın, üzüleceksin, kızacaksın. onu neden öldürmedin peki, diyeceksin bir gün. ya da neden o merdivenleri çıktın o an, diyeceksin. neden gittin o sınıfa, neden bir önceki treni kaçırdın, neden son bir şarkı daha dinledin, neden yaptın, soracaksın.
kızacaksın kendine. yapabileceğin başka bir şey var mı ki? ağlarsın bir de, tam olur.
kendini zorla bir topluluğun parçası yapmaya çalışacaksın, onlar fark etmeden seni yok edecek. onlar fark etmeyecek. sen bir şekilde aralarına katılacaksın, çok seviyorum desen de hiçbir şey fark etmeyecek. fark etmez ki zaten, sen geldin mi, gelmedin mi? yokluğun fark edilmez. belki birinin aklına gelir ve sorar, ne fark eder ki? o da laf olsun diye sorar. fark etmez.
kafan karmakarışık. yaşadıklarını düşünüyorsun. en güzel günün olabilecek bir gün nasıl zehir olur diye şaşırıyorsun ya da. anlamsız bunlar. mesela sana anlamsız geliyor. kimse kimsenin hislerinin anlamsız olup olmadığına karar veremez. kimse başkasının büyüttüklerini küçümseyemez. abartıyorsun lafı tam bir boşluk. abartmıyorum. bu benim hislerim.
bok gibi bir tat var boğazımda. belki biraz önce çıkarttıklarımdan. başım ağrıyor, çok yorgunum. boşluk burası, tam olarak öyle. ne diyorum emin değilim.
bir çok şey yaşamış bulundum.
aklımda her bir şeyden bir çok şey var.
Yorumlar
Yorum Gönder