Ana içeriğe atla

Odam Kadar Dağınık

Tüm uğraşlarımın, geçmiş ilgilerimin, ürettiklerimin, kafamın, zihnimin ve kalbimin odam kadar dağınık olduğunu fark ettim. Youtube'ta katip ettiğim kanalların türleri de, Spotify'daki müzik listelerim de darmadağınık. Karmakarışık.

Bazen çok düzenliyim. Mesela dolabım çok düzenli ama yurttan getirdiğim eşyalarım hala bavulda, odanın ortasında duruyor. Benim hazır hissetmemi bekliyor. Yerleştirmeye hazır değilim. Birkaç gündür hiçbir şeye hazır değilim. Zaten yurtta üçlü prizimi unuttum. Aklım ona gidiyor arada. Kaldı öylece diye düşünüyorum sonra yeni aldığım yapbozun kayıp olan parçasını düşünüyorum. Haftalardır evdeyim. Yapboz almayı planlıyordum ve aldım. Onun da bir parçası eksik çıktı.

Her neyse. Bunu yazmaya gelmemiştim ama aklım karışık. Aylardır dinlemediğim bir parçayı açtım. Gerçi şu evde bulunduğum süre boyunca spor vaktim dışında müzik dinlememiştim. Şarkı dinliyorsam biraz moralim bozuk olması gerekiyor sanırım ya da bir yere ulaşmam gerekiyor.

Tüm blog yazılarıma şöyle bir baktım. Bazılarını baştan sona okudum. Yazıları yazdığım zamandaki hayatımın gidişatını hatırlamaya çalıştım. Ne yapıyormuşum ve neden bu yazıyı yazmışım diye düşündüm.

Dün değerli bir arkadaşımla konuştum. Arkadaşlarıma hiç kendi dertlerimi anlatmıyor oluşumdan bahsetti. Hiç anlatmıyormuşum. Seni anlatıyorum mesela ama kendi derdimi anlatmıyorum işte. Güzel şeyleri anlatıp kötüleri bırakıyormuşum.

Bu bakış açısıyla blog yazılarıma baktım işte. İçim dopdoluymuş ama arkadaşlarıma anlatmak yerine buraya yazmışım. Burayı da kimin okuduğunu tam bilmiyorum. Yorum atanlar anonim sonuçta. Her neyse.

Ben buraya yazdığım için memnunum aslında. İnsanların zihninde uçup giderdi ve benim de içim rahatlardı. Ben geri dönüp yaşadıklarımı okumayı ve tekrar üzülmeyi seviyorum. Gerçekten teselli edilmek istesem anlatırdım herhalde. Sonradan yine bu hislerimi hatırlamak istediğimden belki de buraya yazmayı seçiyorum.

Yazma isteğim gitti. Burada bitiriyorum.

Verimli karantinalar.

Yorumlar

  1. Şiirsiz Şair7 Nisan 2020 02:15

    Yapbozdaki eksik parça...

    Evet bu parça sizsiniz. Bu parça biziz, yani her birimiz. O büyük resmi tamamlayacaken kaybolan küçük bir parça insanın hayatı anlamasına yetmez mi?

    Oldum olası hayatı yapboza benzetmişimdir. Evet, yaşadığımız hayat büyük bir resmi oluşturan küçük yapboz parçalarından ibaret. Lakin odanız gibi dağınık biraz. Bu dağınıklıkta hayatı anlamak epey zor, tıpkı yapboz parçalarını hiç dizmeden büyük resmi tahmin etmeye çalışmak gibi. Hayat felsefem, bir insanın asıl gayesinin kendi hayatını anlamlı hale getirmesi ve başka hayatlara anlam katması gerektiği üzerine. Yani parçaları nizami şekilde dizip büyük resmi görmesi... Zor olanı başarması belki de. Çünkü insan, hayat marathonunda zamanın kendisiyle yarışır ve bu yarışın hakemi de yine zamanın kendisidir. Zaman, bütün kurallarıyla bizi zorlamaya devam ediyor. Bu bağlamda vakit disiplini, insanın hayatını anlamlı hale getirme yolundaki en büyük destekçisi olacaktır. Kısaca yapbozlar dizilmeyi beklerken bizim hiç beklemeden onları dizmeye başlamamız gerekir. Şunu asla unutmayalım, yapboz parçaları bizi büyük resme götüren bir araç. Asıl gayemiz büyük resim!

    Aslında yapboz parçaları hayatımızın her bir anını temsil ediyor. Hayatımızın ne anlama geldiği her bir anı nasıl yaşadığımızla ilgili. Parçaları doğru ve eksiksiz dizdiğimizde nasıl büsbütün bir resim ortaya çıkıyor, aynı şekilde yaşadığımız her anı en güzel şekilde olması gerektiği gibi yaşarsak o vakit hayat ihtiva ettiği manayı bize keşfettirecektir.

    Ve o kayıp küçük parça... Kendimizi kaybettiğimiz bir an..

    Kendini kaybetme, kendini bul, kendin ol, ana odaklan ve anda kal. Bütünsel yaşa. Büyük resmi görmeye çalış. Çalış ve sabret. Her sabrın sonu selamettir. Selamet ne büyük bir lütuftur. Rabbim cümlemizi hayatının her anında selim eylesin. Amin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

hiç yapmamış olmak beni daha çok pişman ederdi

 öyle ani kararlarım oldu benim. ani demeyelim gerçi. artı eksileri hesaplayıp verdiğim kararlar oldu. yapmasaydım daha çok pişman olurdum. hiç bilmemek o ikinci seçeceği beni daha çok rahatsız ederdi. ilk seçenekteyim zaten. neler oluyor görüyorum ve daha çoğunu da göreceğim eğer ikinci seçeceğe doğru gitmezsem.  kimin asıl final canavarı olduğunu bilemiyor insan. bir anda haklıyken haksız duruma da düşüyorsun. hep planlı ve strateji ile yaşaman gerekiyor. en sonunda sen niye böyle yapmadın oluyor. oysa ki onlara imkan veren de sen olmuşsun. kendi iç dünyanda düşüncelere dalmışken birden kafanı kaldırıp çevreye bakıyorsun. meğer o kadar da basit bir denklemde yaşamıyormuşsun. işe git gel. kendini ikna et. tamam. ceket giymeyi bırak. işine bak. başkalarına bakma. insanları dinleme. sonra birden insanların yeri değişiyor. bir anda sana çeşitli suçlamalarla geliyorlar. yaşadığım tam olarak ne bilmiyorum. ama ben bunları çözmek de istemiyorum. ben bu olayların içinde de olmak ist...

YİRMİ ALTINCI YAŞIMIN SON BİR SAAT KIRK BEŞ DAKİKASI

greyfurt sıkıp üzerine maden suyu koydum ve içiyorum. çok güzel oluyor. son bir yılda neler yaptığımı düşünüyorum. bu yıl anlatmaya değer pek bir şey olmadı aslında. aynı yerde çalışıyorum, aynı yerde okuyorum. ama taşındım mesela evet. artık başka bir evdeyiz.  beni strese sokan ve aslında beni hapseden, beni zincirleyen 4 şey vardı. iki tanesinden kurtuldum. biri ev idi biri de kötü yöneticiydi. bu yaşımda hakkımı savundum, stresimi azaltmak için çok uğraştım. eğitimler aldım, sakinleşmeye çalıştım. bu yaşımda psikolog seanslarım bitti. artık psikoloğa gitmiyorum. ihtiyacım var mı hala bilmiyorum ama şu anlık iyiyim.  bu yaşımda koçluk seansları aldım. çok faydalıydı. hayat amacımı öğrendim, neler yapmak istediğimi gördüm. hem de nasıl mış gibi yapabileceğimi gördüm. mış gibi yapmak benim için bir hayatta kalma modeli. mecburen. bu yaşımda da işimden ayrılmak çok istedim ama olmadı. önceki yaşımda nerede çalışıyorsam ve ne yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.  eşim y...