Ana içeriğe atla

benden sana

 korkuyorum aslında. gerçekten korkuyorum. aklımda öyle şeyler kuruyorum ki, sana kavuşamazsam diye senaryolar oynuyor zihnimde. 

sonra güzel hayallerim geliyor aklıma. arkadaşlarım bu duygu için çok küçüksün diyor ama bence bu duygunun yaşı olmamalı. hem küçük de değilim. düşünürken gülüyorum bazen. mesela şu an yazarken... 

bazen ise ağlıyorum. çok şiddetli ağlıyorum. geçen gün oldu hatta. aklımda hep berbat ihtimaller var. bu kadar düşünürsem başıma gelir diye telaş içindeyim. o yüzden hep dua ediyorum. korkuyorum ve bu yüzden dua ediyorum. başka yapabileceğim bir şey yok. bilmiyorum ki. bilmiyorum, ileride ne olur bilmiyorum. yaptığım tek şey hayal kurmak, plan yapmak. ismin bile belli. isimleriniz belki. 

yine gülmeye başladım. bazı insanların hayali belki mutlu bir evliliktir, güzel bir kariyerdir, iyi bir iş, belki başarılı bir eser... ne bileyim işte. insanlar pek bunun hayalini kurmuyor gibi. bu yaşta yani. arkadaşlarım şaşırıyor ve anlam veremiyor. olabilir. ben hormonlar demeyi tercih edeceğim. yoksa gülmem ya da ağlamam için başka bir sebep göremiyorum. 

bir şarkı ile, bir film ile, bir reklam videosu ile... bir fotoğraf ile ağlayabilirim. ya da sadece düşünerek bile kendimi üzebilirim ben. başıma kötü bir şey gelmeyecekse bile ben sanırım gelmiş kadar ağladım. kendimi üzmeyi gerçekten iyi beceriyorum. 

insanlara anlatamıyorum pek düşüncelerimi. yanlış anlayacaklarını biliyorum. çabalamayı da düşünmüyorum. çok küçükken bile anne olmak isterdim. büyüyünce ne olacaksın dediklerinde ben anne olacağım derdim. okulda sınıf arkadaşlarıma annelik yaptım, arkadaşlarıma annelik yaptım. bazen anneme dahi annelik yapıyorum. ne düşünürlerse düşünsünler. ben bu duygu için çoğu dünyalık şeyimden vazgeçebilirim, pişman da olmam. pek de önemli değil sahip olduklarımın büyük bir çoğunluğu. 

uzun zaman önce çıkmış bir şarkı var. Nil Karaibrahimgil - Benden Sana. önceden de duyduğum her zaman ağlardım. genelde çünkü ağlanılası yerlerde bu müziği çalar dizi ve filmler. gerçi bana ağlanılası zamanlara gerek yok. ben ağlarım işte. 

geçen yine bir dizi de duydum ve bu şarkıyı kendi isteğimle dinlemek istediğimi fark ettim. açtım arka fonda, tekrara aldım. günlerdir dinliyorum. dinlerken de ağlıyorum. bu halim anlamsızsa bu beni gerçekten ilgilendirmiyor. zaten yaşadığım bu duyguları, bu henüz tanışmadığıma olan özlemimi anlatmam mümkün değil. benzer duyguları yaşayan kimse de yok etrafımda. duygularımda yalnızım. yaşım küçük diye sadece dalga geçiyor insanlar. 

yine ağlamaya başladım işte. yazının başından beri kaç kere ağladım, gözyaşlarımı sildim, güldüm sonra yine ağladım..  saymıyorum. ağlarken rahatlıyorum. korkumun üzerine sıcaklık düşüyor, az da olsa geçiyor. 

her neyse... yazmalık modum beni terk etti. benden bu kadar. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

YİRMİ ALTINCI YAŞIMIN SON BİR SAAT KIRK BEŞ DAKİKASI

greyfurt sıkıp üzerine maden suyu koydum ve içiyorum. çok güzel oluyor. son bir yılda neler yaptığımı düşünüyorum. bu yıl anlatmaya değer pek bir şey olmadı aslında. aynı yerde çalışıyorum, aynı yerde okuyorum. ama taşındım mesela evet. artık başka bir evdeyiz.  beni strese sokan ve aslında beni hapseden, beni zincirleyen 4 şey vardı. iki tanesinden kurtuldum. biri ev idi biri de kötü yöneticiydi. bu yaşımda hakkımı savundum, stresimi azaltmak için çok uğraştım. eğitimler aldım, sakinleşmeye çalıştım. bu yaşımda psikolog seanslarım bitti. artık psikoloğa gitmiyorum. ihtiyacım var mı hala bilmiyorum ama şu anlık iyiyim.  bu yaşımda koçluk seansları aldım. çok faydalıydı. hayat amacımı öğrendim, neler yapmak istediğimi gördüm. hem de nasıl mış gibi yapabileceğimi gördüm. mış gibi yapmak benim için bir hayatta kalma modeli. mecburen. bu yaşımda da işimden ayrılmak çok istedim ama olmadı. önceki yaşımda nerede çalışıyorsam ve ne yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.  eşim y...

ödev yapmak dışında her şeyi yapmaya çalışıyorum

annemin kaderini yaşadığım için evliliğimin daha 2.yılı dolmadan 2.kez taşınıyoruz. mecburen. kirada olmak böyle bir şeymiş. değişime alışık olduğum için taşınmak beni o kadar yormuyor. aksine yeni bir ev ve eşyaların yeniden yerleşmesi güzel. şimdi yaşamakta olduğumuz eve de o kadar alışamamıştım ve yerleşememiştim. bu sebeple çok çok üzülüyorum diyemem. işime de geliyor doğrusu. daha küçük ve temiz bir eve taşınmak hoşuma gidiyor.  Ödevlerim var. bir tane sunum bir de fotoğraf projesi olacak. bu sebeple fotoğraf eleme ve proje yazmak için bilgisayar başına oturdum. klavyem de var. biliyorsunuz harika güzel bir klavyem var. çok severek aldım ama belki 5 kere falan kullanmak nasip oldu. birçok şeyi de böyle heves ederek alıyoruz. arıyoruz tarıyoruz ama sonra kaç kere kullanıyoruz acaba? alabilmek tek başına nasip değil, kullanabilmek de bu nasibin devamı bence. sonuçta içeri odadaki masanın üzerinde tozlanmaya bırakılmış bir şey sana ait olsa da gerçekten nasibin midir ki? aslında ...