Ana içeriğe atla

geçmişi seviyorum

 yani geçmişi anmayı seviyorum. hatta bugün şunu fark ettim: ben ileride dönüp bakabilmek için bu anı yaşıyorum. geçmişe bağımlıyım. şu an ne yapıyorsam ileride dönüp bakayım, keşke o zamanda olsaydım diyebileyim diye anlarımı zenginleştirmeye çalışıyorum. çünkü nasıl dün bugünün geçmişiyse, bugün de yarının geçmişi. geçmişi seven birinin geçmişte tıkılı kalması anlamsız değil mi? hep geçmişte durursa ileride ne kalacak geçmiş adına? geleceğimi de çok düşünüyorum çünkü biliyorum ki gelecek de bir gün geçmiş olacak. o kadar abarttım ki geleceğin de geleceğindeyken, geçmişe bakıp mutlu olayım da plan yapıyorum. anımı yaşayamıyorum demeyeceğim. ben geleceğimi bile yaşıyorum. geçmişime durmadan bakıyorum. yaşamayı mı seviyorum yoksa anılarımı mı seviyorum?

şuna eminim ki ben hatıralarımı çok seviyorum. güzel anlarımı dönüp dönüp tekrar yaşayabilmeyi isterdim. ama bu anımı da yaşamayı seviyorum. mesela sabahın 7'sinde uyandım ve ders çalışmaya başladım. sabahın 7sinde uyanma sebebim şu an (saat sabahın 9'u) sabahın 7'sinde kalktığımı bilip mutlu olayım diyeydi. ben gelecekti selimenin hep mutlu şeyler hatırlamasını istiyorum. kendimle gurur duymak istiyorum. eskiden ne güzel işler yapmışım, ne kadar dolu doluymuş demek için anımı yaşıyorum. 

gelecekte yapacağım hatıralara dönüş seremonilerimde keyifli vakit geçirmek için yaşıyorum. o yüzden odamda defterler dolusu günlüğüm var. instagramda dopdolu bir hikaye arşivim var. fotoğraflarım, videolarım... hafızam yetmiyor diye 3'ten fazla gmail adresim var, hepsinin drive'ını ağzına kadar doldurdum. sırf ileride açıp izlerim diye YouTube kanalı açtım. anılarımı koydum. mutlu ya da üzgün, tüm anılarım. eskiyi yaşayan selime de bendim. pişmanlıkları da sevinçleri de ben yaşadım. kendime kızdığım da olsu, yaptıklarımla övündüğüm de. geçmişimi seviyorum. bir daha olma ihtimali olmayan şeyleri anmayı seviyorum. bir daha olsun diye de uğraşıyorum ama olmazsa da eyvallah diyorum. 

şu şeyler var ya hani: 4. geleneksel bilmem ne bir şeyleri.. işte ben bayılıyorum öyle şeylere. son iki yıldır erva arkadaşım ile 29 Ekim'de buluşmuşuz. bu yıl da öyle yapmak istiyorduk ama maalesef karantinaya girdi. temas kurmuş bir covid hastası ile. her yıl tüm yaşadıklarımı öbür yıl aynı sıra ile yaşasam ben bu duruma aşık olurdum. o yüzden geçmişimi yıl dönümlerinde anmak daha da hoşuma gidiyor. böyle bir şeyler işte.

günaydın herkese... saat 09.05.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

YİRMİ ALTINCI YAŞIMIN SON BİR SAAT KIRK BEŞ DAKİKASI

greyfurt sıkıp üzerine maden suyu koydum ve içiyorum. çok güzel oluyor. son bir yılda neler yaptığımı düşünüyorum. bu yıl anlatmaya değer pek bir şey olmadı aslında. aynı yerde çalışıyorum, aynı yerde okuyorum. ama taşındım mesela evet. artık başka bir evdeyiz.  beni strese sokan ve aslında beni hapseden, beni zincirleyen 4 şey vardı. iki tanesinden kurtuldum. biri ev idi biri de kötü yöneticiydi. bu yaşımda hakkımı savundum, stresimi azaltmak için çok uğraştım. eğitimler aldım, sakinleşmeye çalıştım. bu yaşımda psikolog seanslarım bitti. artık psikoloğa gitmiyorum. ihtiyacım var mı hala bilmiyorum ama şu anlık iyiyim.  bu yaşımda koçluk seansları aldım. çok faydalıydı. hayat amacımı öğrendim, neler yapmak istediğimi gördüm. hem de nasıl mış gibi yapabileceğimi gördüm. mış gibi yapmak benim için bir hayatta kalma modeli. mecburen. bu yaşımda da işimden ayrılmak çok istedim ama olmadı. önceki yaşımda nerede çalışıyorsam ve ne yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.  eşim y...

ödev yapmak dışında her şeyi yapmaya çalışıyorum

annemin kaderini yaşadığım için evliliğimin daha 2.yılı dolmadan 2.kez taşınıyoruz. mecburen. kirada olmak böyle bir şeymiş. değişime alışık olduğum için taşınmak beni o kadar yormuyor. aksine yeni bir ev ve eşyaların yeniden yerleşmesi güzel. şimdi yaşamakta olduğumuz eve de o kadar alışamamıştım ve yerleşememiştim. bu sebeple çok çok üzülüyorum diyemem. işime de geliyor doğrusu. daha küçük ve temiz bir eve taşınmak hoşuma gidiyor.  Ödevlerim var. bir tane sunum bir de fotoğraf projesi olacak. bu sebeple fotoğraf eleme ve proje yazmak için bilgisayar başına oturdum. klavyem de var. biliyorsunuz harika güzel bir klavyem var. çok severek aldım ama belki 5 kere falan kullanmak nasip oldu. birçok şeyi de böyle heves ederek alıyoruz. arıyoruz tarıyoruz ama sonra kaç kere kullanıyoruz acaba? alabilmek tek başına nasip değil, kullanabilmek de bu nasibin devamı bence. sonuçta içeri odadaki masanın üzerinde tozlanmaya bırakılmış bir şey sana ait olsa da gerçekten nasibin midir ki? aslında ...