Ana içeriğe atla

yirmi ikinci yaşın son 1 saat 15 dakikası

bu yaşımda uzun zamandır yapmadığım şeyler yaptım. hiçbir zaman denemediğim şeyleri denedim. bazen aşırı cesur oldum, bazen çekingen, bazen kızgın, bazen bencil, hep hasret içinde, düşüncelerle dolu.. Tamamen evde, çok az insanla, çok az yolla, çok az gökyüzüyle geçirdim bu yaşımı. 

11 kitap okumuşum. ders için okuduğum onca makale ve çalışmayı saymayacağım. 11 kitap. şu an 12. kitabın yarısındayım. ben yıllarca kitap okumamıştım neredeyse. yani yılda okuduğum 1 ya da 2 kitap için kitap okurum diyemeyeceğim. gelecek yaşımda daha da çok kitap okumak istiyorum.

bu yaşımda yogaya başladım. ben spor yapan biri değildim hatta sporu hiç sevmem, bile derdim. benim için uygun olan sporu bulamadığımı anladım ve bu yaşımda yogada oldukça ilerledim. neredeyse 8 aydır yoga yapıyorum. gelecek yaşımda yogada daha da çok ilerlemek istiyorum.

pandemi sebebiyle gezi planlarıma ara verdiğim bir yaş oldu. tüm ülkeyi gezme planımı gerçekleştiremedim ama 2 ay boyunca Giresun'un ufacık bir ilçesinde lise arkadaşım ile beraber yaşadım. hayatımda hiç bu kadar uzun süre ailemden uzakta kalmamıştım. 2 ayın sonunda evimin kapısını açan annemi görünce orada ağladım. ağladım. normalde sessizce ağlayan ben, bebek gibi ağlamıştı. özlemin bu olduğunu bilmiyordum. ben ömrümde hiç özlem duymadığımı fark ettim. bu yaşımda ailemin değerini anladım. onlardan uzakken bir kere bile gözüm dolmamıştı ya da özlediğimi düşünmemiştim. ne var ki şurada 2 ay uzak kaldıysam. diye düşünmüştüm. ben sonuçta yurtta ve öğrenci evinde kalmış biriydim. hem de 4 yıl. 

bu kadar basit değilmiş işte. sadece annemi görmem yetti. bu yaşımda annemi görmenin ne kadar değerli olduğunu öğrendim. hayatımda bu kadar uzun babama sarılmadığımı fark ettim, ağlayarak.

bu yaşımda hasretin ne demek olduğunu öğrendim. dost hasretini en derinlere kadar tüm her şeyimle yaşadım. bu yaşımı ben birer nimet olan dostlarımı özlemekle geçirdim.

bu yaşımda erken kalkmanın ne kadar harika bir şey olduğunu öğrendim. erken yattım ve erken kalktım. güneş yavaş yavaş kendine gelirken kitap okudum, kahvaltımı yaptım, ders çalıştım. ders çalıştım. ders çalıştım. bu yaşımda sanki ben hep ders çalıştım. yaz tatili 10 yıl sürdü. okul dönemim ise 5 yıl. şimdi bir başka okul dönemindeyim ve sanki bu dönem de 3 saniye sürdü. 1 ay geçmiş olmasına rağmen.

gökyüzü görmeden geçirdiğim ilk yaz diye belki. dost görmeden geçirdiğim ilk okul dönemi diye belki de. buna bile alıştım. rüzgarı hissetmeden haftalar geçirmeye, şöyle bir oturup uzun uzun sohbet etmeden günlerimi bitirmeye alıştım. bu yaşımda hem erken kalkmaya hem de dışarıya adım atmamaya alıştım. 

gelecek yaşımda en azından balkonda oturmak için çabalamak istiyorum. gelecek yaşımda hiçbir teknolojik alet olmadan dostlarımla vakit geçirebilmek istiyorum.

mart ayının başından beri arkadaşlarım bana hediye kargoluyor. aralarından biri elleriyle vermek için buraya geldi. yanıma. çok mutlu oldum. anneme, arkadaşım buraya geliyormuş dediğimde gözlerim doldu birden. ben özlemenin nasıl bir şey olduğunu öğrendim bu yaşımda. 

aylardır görmüyorum. çoğunu öyle. hepsini hatta. annem, babam, abim ve evimizin kedisi sedef dışında gördüğüm kimse yok. artık mesajlaşmak, görüntülü görüşmek ya da telefonda konuşmak da bana o kadar ilgi çekici gelmiyor. pandeminin ilk zamanları ne kadar çok görüntülü görüşürdük ama... artık kendimi eski halime dönmekte gibi hissediyorum. daha az insan ve daha çok internet. tüm insanlar böyle olmaya başladı diye kendimi teselli edecek de değilim. çünkü o halimden kurtulmam benim için uzun, zor ve acılı olmuştu. her neyse. 

gelecek yaşımda daha az internet kullanmak istiyorum. yani artık okulların açılmasını istiyorum.

otobüslerde geçirdiğim süre, arkadaşlarımla ders aralarında konuşurken ya da orada burada buluştuğumda geçen süre artık olmadığı için bu süreleri dizi izleyerek dolduruyorum artık. sayısız dizi izler oldum hem de hepsi Türk dizisi. alt yazı okursam sadece diziye odaklanmam gerekir diye bunu yapıyorum. bu yaşımda türk dizilerini "dinlerken" bir yandan telefonumda oyun oynadım. oyunda geldiğim level ise 3binden fazla. yani harcadığım süreyi hesaplamak zor olacaktır. 

bu yaşımda odamın görünüşünü değiştirdim. abimden aldığım masayı beyaza boyadım. babam bana dönen tekerlekli sandalye aldı. abimin önerisi ile dolabımın sağ tarafını duvara yaslayıp ortaya çıkan arka tarafına çizdiğim resimleri astım. aylardır en çok zaman geçirdiğim yeri durmadan değiştirmek istemek doğal sanırım. şimdi annemin durmadan evdeki eşyaların, mutfaktaki tabakların yerilerini değiştirme nedenini anlayabiliyorum. 

bu yaşımda daha birçok şey yaptım. mesela hiç örgü örmedim ve buna hala şaşırıyorum. 

7 kitap okursam kendime 7 yeni kitap alma sözü verdiğim için doğum günüm için kendime hediye olarak 7 tane kitap aldım. bir tanesini çoktan okudum. kitap okumanın ne kadar heyecan verici olduğunu hatırladım bu yaşımda. en son bu kadar iştahla kitap okuduğumda ortaokuldaydım. bu gerçek beni dehşete düşürdü ama ne yapalım? kara bir devir geçirmişim. 

22 yaşımın son 1 saatinin içindeyken geride bıraktığım bu yaşıma ve aptal bir iş yapmamış olan kendime teşekkür ediyorum. bir önceki yaşımda ne kadar rezildiysem bu yaşımda o kadar huzurlu olmak için çabaladım. bu yaşımda kurtulmak istediğim insanlardan, eşyalardan, düşüncelerden kurtuldum. gelecek yaşımda beni mahveden ne varsa onlardan kurtulabilmek istiyorum. 

bu yaşımda diplere düşmediğim için kendimi tebrik ediyorum. önceki yaşlarımda kendimi düşürdüğüm ne kadar berbat vaziyet varsa bu yaşımda bunlara karşı savaştığım için kendimi tebrik ediyorum. bana bu iradeyi ve ruhu bahşeden rabbime hamd ediyorum. 

teşekkür ediyorum. kendime çok teşekkür ediyorum. bazı zamanlar kendini kaybetmeye çok yakın olsan da durduğun için teşekkür ediyorum. ne kadar zor olsa da sakin kalmaya çalıştığın için teşekkür ediyorum. ağlayabildiğin için teşekkür ediyorum. duygularını yeniden, saf bir şekilde yaşamaya başladığın için teşekkür ediyorum. çaban için teşekkür ediyorum. uyanmayı başardığın her gün için ve yaradana şükrettiğin her an için teşekkür ediyorum. bir yaşını daha bitirdin. eskiye göre daha umutlu ve daha huzurlu olduğunun farkındayım. hayal kurmayı, beklenti içinde kendimi yiyip bitirmeyi bıraktığın için daha gerçek ve daha sağlam olduğunun farkındayım. bu kararların ile bu yaşını güzelleştirdin. 

babama 23 olacağım artık dediğimde şok oldu, abim de öyle. annem de inanamıyor, ben de. 24 de öyle olacak, 25 de. inşallah o yaşlarımı da görürüm sevdiklerimle. 

teşekkür ederim. 

doğum günüm kutlu olsun. 

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor