Ana içeriğe atla

ödev yapmak dışında her şeyi yapmaya çalışıyorum

annemin kaderini yaşadığım için evliliğimin daha 2.yılı dolmadan 2.kez taşınıyoruz. mecburen. kirada olmak böyle bir şeymiş. değişime alışık olduğum için taşınmak beni o kadar yormuyor. aksine yeni bir ev ve eşyaların yeniden yerleşmesi güzel. şimdi yaşamakta olduğumuz eve de o kadar alışamamıştım ve yerleşememiştim. bu sebeple çok çok üzülüyorum diyemem. işime de geliyor doğrusu. daha küçük ve temiz bir eve taşınmak hoşuma gidiyor. 

Ödevlerim var. bir tane sunum bir de fotoğraf projesi olacak. bu sebeple fotoğraf eleme ve proje yazmak için bilgisayar başına oturdum. klavyem de var. biliyorsunuz harika güzel bir klavyem var. çok severek aldım ama belki 5 kere falan kullanmak nasip oldu.

birçok şeyi de böyle heves ederek alıyoruz. arıyoruz tarıyoruz ama sonra kaç kere kullanıyoruz acaba? alabilmek tek başına nasip değil, kullanabilmek de bu nasibin devamı bence. sonuçta içeri odadaki masanın üzerinde tozlanmaya bırakılmış bir şey sana ait olsa da gerçekten nasibin midir ki?

aslında çok az dua ediyoruz. neler neler isteyebiliriz de sanki haddimizi aşmayalım mı istiyoruz? bunun had ile alakası da yok. dua etmek serbest. ben çok dua ederdim. son zamanlarda unutuyorum. önem vermediğimden değil de hani bu rezil dünyada yaşamak var ya, öyle meşgul ediyor ki insanı. ne meşguliyetidir bu bilmem. yine dualarımızın da çoğu dünyalık değil mi ki? ne kadarı ahiret içindir? bilemiyorum.

arada istiyorum ki şöyle durmadan yazayım da yazayım. ne hoş şeydir.. ama yazmak da nasip demek ki. böyle hep gitmek istediğin bir yer vardır da gideyim istersin. sonra gidersin de ama hatırında hiçbir şey kalmaz. nasip olmadıktan sonra dibinde olsa ne olur? 

geniş bir evde yaşıyorum. ama aslında kiralık ve şimdi taşınmak zorundayım. yani çok hayal ettiğim gibi bir ev de değil ama geniş ferah ev diye dua edilir ya, hafiften ona benziyordu. nasip etmeyince etmiyor işte. ya da araba almana çok az kalmışken birden masraf çıkar ve yaklaştığına uzaklaşırsın. bunlar ne kadar da dünyalık geliyor insana. ama yaşıyoruz ya işte. insan bir şeylerin devamının gelmesini bekliyor. büyüdüm, okulu bitir. bitirdim, iş bul. buldum, evlen. evlendim, ev al, araba al, ebeveyn ol, daha çok para kazan, birikim yap, bir daha ebeveyn ol, gez, oku, şuraya git, buraya da git, yine oku, terfi al, para kazan, biriktir, yatırım yap, kazan, oku, büyü, büyü, büyü.. sonra da zaten toprak. aldığım terfiyi, kazandığım parayı nereye koyabilirim? şöyle ayaklarımın ucundaki ufak kalan yere koysam olur mu?

Öyle işte. ödev yapmayayım diye burada kuantum fiziğini bile tartışırım, şoka girersiniz.

hala ne ödevi değil mi? yetmedi mi canım bu okul da okul. hallediyoruz inşallah. nasibimiz buymuş. bu zamanı da görecekmişiz ve gördük. bakalım nasibimizde başka neler var yaşanacak.

herkese iyi akşamlar dilerim.

Yorumlar

  1. Arada kontrol ediyorum bloğunuzu yeni yazıyı tam gününde yakaladım💗💗 💗Nasip🙂

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık,...

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi a...

hiç yapmamış olmak beni daha çok pişman ederdi

 öyle ani kararlarım oldu benim. ani demeyelim gerçi. artı eksileri hesaplayıp verdiğim kararlar oldu. yapmasaydım daha çok pişman olurdum. hiç bilmemek o ikinci seçeceği beni daha çok rahatsız ederdi. ilk seçenekteyim zaten. neler oluyor görüyorum ve daha çoğunu da göreceğim eğer ikinci seçeceğe doğru gitmezsem.  kimin asıl final canavarı olduğunu bilemiyor insan. bir anda haklıyken haksız duruma da düşüyorsun. hep planlı ve strateji ile yaşaman gerekiyor. en sonunda sen niye böyle yapmadın oluyor. oysa ki onlara imkan veren de sen olmuşsun. kendi iç dünyanda düşüncelere dalmışken birden kafanı kaldırıp çevreye bakıyorsun. meğer o kadar da basit bir denklemde yaşamıyormuşsun. işe git gel. kendini ikna et. tamam. ceket giymeyi bırak. işine bak. başkalarına bakma. insanları dinleme. sonra birden insanların yeri değişiyor. bir anda sana çeşitli suçlamalarla geliyorlar. yaşadığım tam olarak ne bilmiyorum. ama ben bunları çözmek de istemiyorum. ben bu olayların içinde de olmak ist...