Ana içeriğe atla

"15 Tatil" in İlk Günü

 Bugün cumartesiydi. Tabi yaklaşık bir saat önce öyleydi çünkü saat gece yarısını çoktan geçmiş. Kendime Korece öğrenmek için kitap ve öğretici CD'ler almıştım onlardan Korece öğrenmeye başladım ve hala devam ediyorum. Şimdiden iki kıyafet diktim bile. Üstelik birini dikiş makinesinde diktim. Telefonumdan çekilen fotoğraflar bilgisayarda güzel gözükmediği için fotoğraflarını paylaşmak istemedim ama instagram adresimde yaptığım kıyafetlerin fotoğraflarını anında paylaşıyorum.

 Okul hayatıma gelirsek karnemi aldım, evet, pek övünülesi bir şey değil ama tatili başlattı o yeter :) Ders kitaplarımın yüzünü açmadım. İkinci dönem "süper inek" bir öğrenci olacaktım, öyle karar vermiştim ama bu gerçekleşmeyecek gibi. Eğer "süper inek" olursam bloğa uğramam çok zor olacak. Lise 1. sınıftayım ve bu bütün eğitimimin temeli demek. O kadar çok geleceğimi düşünüyorum ki çocukluğumu, gençliğimi yaşayamadım :(

 Karne günü çok güzel giyindim ama bir tek fotoğraf çekemedim. Çektiklerim arkadaşlarım ile benim yüzümüzün çıktığı fotoğraflar. Yani zaten kendi fotoğrafımı internete koyacak kadar çılgın olmadığım için bir daha aynı kıyafetleri giyip de fotoğraf çekilmeye hiç zahmet etmedim. Çok acayip üşengeç bir varlık olduğum için bloğum çoğu kez yazı ile dolacak galiba. Fotoğrafların da "evde" yaptığım kıyafetlerin "evde" çekilmiş olanlarından paylaşırım. Eğer bir gün dışarı çıkmaya davranırsam hemen fotoğraf çekerim tabi güzel bir makine alınca :) Ablamın makinesi var da biraz kafayı yemiş. O makineye laf geçirirsem sırf blog için dışarı çıkarım.

 Bu arada Korece öğrenmek çok kolay şimdi okuldaki Dil Anlatım dersi konumuz dil ailesi falan olunca iyi biliyorum; Türkçe ve Korece aynı dil ailesinde bulunuyor ve bu onların aynı biçim dil yapısına sahip olduklarını gösterir. Bu sayede de dil yapıları aynı olunca öğrenimi kolay oluyor. Bir alfabe farklılığı var o kadar onu da ezberledim, tamamdır :)
 Bu arada bir telefon kabı gördüm pembe üzerinde taşlarla BARBİE yazıyordu O.o bayıldım :) işte bu da resmi :
 Bu kap benim olsun isterdim ama önce bu kap için telefon gerek :) 
Bir de bütün ailemden bana doğum günü hediyesi olarak yeni çıkan BASİCS  model BARBİE bebeklerden almalarını istedim. Babama duygu sömürüsü yaptım :) Sizce de çok güzel değiller mi :) 

 Saçları ve duruşları çok güzel ve erkek modelleri de var. Bu ne demek? Erkek kıyafetleri de yapabilirim demek :) Şu ortadaki uzun düz siyah saçlı kızı görüyor musunuz? İşte o oyuncak bebek tam istediğimden :) Babama onu aldırsam kendim de bir erkek model alsam bir yıl bana yeter :) Yıllardır şuan bulunan eski püskü BARBİE bebekler ile uğraşıyorum ve hem kirlendiler hem de çirkin olmaya başladılar. Çöpe atasım var ama hepsini hatırası var mesela ikisinin saçları kısa çünkü biri kötülük olsun diye kesmiş sonra ikinci bir bebek almıştı sonra da hediye alınan bebeğin saçlarını ablam kesmişti o zaman kısa saç güzel duruyordu da şimdi çok bozuldu. Oturmuş BARBİE bebeklerimin hüzünlü hayat hikayelerini anlatıyorum çok komik :) (Ben BARBİE bebeklerle oyun oynamıyorum. Sonra demeyin "bebek bu hala oyun oynuyor" falan. Kıyafet dikiyorum. Beni kızdırmayın :) Gece gece birilerine kızasım geldi :))

 Araştırınca başka bir BARBİE BASİCS modelleri de buldum. Bunlar daha bir güzel sanki hele zenci ve kısa saçlı olanı harika :) 

 Üstelik ingilizce olan bir site buldum  http://www.barbiecollector.com/  galiba benim gibi kıyafet dikiyorlar ama çok fabrika yapımı gibi duruyor kıyafetler. Bu bebekler üzerinde kıyafet gösterilsin diye yapılmış herhalde. Tam bana göre değil mi :) Daha bir heyecanlandım şimdi. Ben konuyu burda sonlandırayım en iyisi :)


 Saat bayağı  bir geç oldu. Yarım saattir yazıyorum :) Eğer bana sponsor olup BARBİE bebek almak isterseniz hayır demem :)

 Güle güle...




http://statigr.am/tag/selmekra 











Yorumlar

  1. Selam..
    Barbie bebek deyince akan sular duruyor bende...
    Basics Barbielerde benim de gözüm var.Yakın zamanda alma fikrindeyim..
    Elbette bende oynamıyorum.Ama oyuncakçıya gidip o bebeklere bakmak ve tabiki almak süper bir şey..
    Oyuncakçıya gidesim geldi..
    Tanıştığıma sevindim..
    Bana da beklerim diyeceğim ama aylardır bloga uğradığım yok..
    Tekrar uğrarım...
    Selam ve Dua ile...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuz için teşekkürler benim gibi düşünen birini gördüğüme sevindim :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor