şarkılarla ağladık, şarkılarla güldük, şarkılarda ayrıldık, şarkılarda üzüldük... ah bu şarkıların gözü kör olsun
anma günü olarak mı seçtim bazı günleri bilmiyorum. her ayın ilk günleri hafif üzgün olurum. bu sefer sadece gece üzgünüm. gündüz çok iyiydim. aslında şu anda da o kadar üzgünüm diyemem. ama şu şarkılar var ya.. gözü kör olsun...
kendimi üzmeyi de severim. o yüzden şarkılar benim en iyi tekniğim.
hayal kurmayı da severim. beklenti içinde olmayı ve bir şeyleri ısrarla beklemeyi... ve sonra hayal kırıklığına uğramayı da severim. çünkü beni öyle üzer ki bu, hayal edemeyeceğim kadar üzer. ama her hayal kırıklığı öncesindeki beklentilerim sırasında hayal kırıklığına uğrayışımı hayal eder ve üzülürüm. üzülme provası yaparım. çünkü hayal kırıklığına uğrayacağıma o kadar eminimdir ki.. ben hayal kırıklığına uğramayı dahi beklerim. işte tek karşılanan beklentim budur.
bir olayı bekliyorumdur. olumlu ya da olumsuz her yönlerini hayal ederim. olumlu olursa diye kalbim yerinden çıkarcasına atar, olumsuz olursa diye de üzülme provası yaparım. bu sayede %99 olumsuz olacak bu olay için fazla üzülmemeyi sağlamak isterim. ama biliyor musunuz hayal ettiğimden de çok üzülürüm her seferinde. daha da çok ve daha da çok.
beklentilerle dolu olmayı bırakmam mümkün değil. hayal kurmak da benden ayrı düşünülemez bir şey. üzgün olmayı da seviyorum ya, ben işte böyle kendimi yiyip bitiriyorum.
yine de kimsenin suçu değil, şarkıların da. kendi kendime başlatırım, kendi kendime iteklerim, kendi kendime sürüklerim ve kendi kendime bitiririm. benden başka 1 kişi daha yok tüm bu süreçte. yalnızım. yalnız olmaktan da o kadar nefret ederim ki, o kadar çok. anlatamam.
şarkıların suçu değil ama yine de gözleri kör olsun. üzülme provalarımın hepsinde yanımdalar. hayal kurarken de yanımdalar. kızgınken de ve sakinleşirken de... hep yanımdalar. bu bir insan da olabilirdi ama ancak şarkılar beni hayal kırıklığına uğratmıyor. beklediğim her ne ise başa sarıyorum ve tam olarak onu duyuyorum.
anma günü değil ama belki de öyle. ne önemi varsa sanki.. ama günler benim için değerlidir. sayarım, hesaplarım, aklımda tutarım, beklerim, yaşarım o günü. hepsini. tüm önemli günler ve onların yıl dönümlerini. aklımda hepsi. yıllardır görüşmediğim bir kişi ile görüşmeyi bitirdiğim günü de hatırlarım. kafamda duruyor öyle. yıllar geçtikçe anmayı bıraktım belki o günü ama aklımda tarih olarak var.
onu da atlattım, öbürünü de atlattım. bunu da atlatırım. ben aslında atlatmama şaşırdığım o kadar çok şey atlattım ki. hallederim illa ki. çünkü ben bunların da provasını yaptım, hayallerimin de. belki hayallerim sayıca daha çoktu ve daha ayrıntılıydı. gerçekleşseydi daha güzeldi ama gerçekleşmemesi gerekiyor da olabilirdi. öyle oldu.
üzülme provalarımın daha uzun olması gerekiyor belki de. mesela bir yıl kadar önce bir hayal kırıklığımın provasını yapmaya başladım. 1 yıldan fazla oldu belki de bilemiyorum şimdi. yıllarca provasını yapacağım. bu bir dua yerine geçiyor mu bilemem. ya da enerji denilene inananlar için bu kötüyü çağırmak mı oluyor bu tartışmaya girecek değilim. fakat prova yapmak bana kötü gelmiyor. iyi de gelmiyor ama kötü gelmiyor sonuçta. ne yapayım. nötr kalayım. üzülmeyi sevsem de nötr kalmayı daha çok severim. mutlu olmak ise benim hakettiğim herhangi bir şey değil. o yüzden o kadar üzerine düşünmemeye karar verdim. hayatımda bir kere "gerçekten mutluyum" dediğim bir süreçten sonra birden bu noktaya geldim.
kaybetmek ya da kurtulmak, bilmiyorum. ben kendimi bulmak istiyorum. belki de artık bu hayal, beklenti, prova ve kırılma döngüsünden çıkmalıyım. ne fark ederse sanki.
her neyse.
Döngünün son aşaması olan kırılma aşamasından sonra Selime'nin yazıları okunur ve bu satırlar sizi döngünün başındaki enerjinize döndürür❤️
YanıtlaSil❤️
Sil