Ana içeriğe atla

yirmi üçüncü yaşımın son bir saati

 aklımda bu yazı vardı. ne yazacağımı bilmiyordum. hala daha bilmiyorum. kafam çorba olmuş. ne içimde bir rahatlama var ne de "dersimi aldım" diyebileceğim bir olay var. ben yine de dersimi alacak gibi değilim. 

bu yaşımda çok fazla şey olabilirdi. koca bir yıl geçmişti. bu kocaman yılda öyle şeyler olabilirdi ki hiçbiri olmadı. ne yapıyorduysam çoğunun suratına bile bakmadım bu yıl. bir yıldır yoga yapmıyorum mesela. 

bu yaşımda okul için olan hırsımı kaybettim. ortalamam düştü. ve bu beni üzmedi. iyi dedim ve geçtim. normalde haftalarca ya da aylarca kafama takılırdı bu ortalamayı önceki yıllarda yapmış olsam. sorun etmedim. aklımdaki okul hırsını yok etmişim. 

bu yı ben en mutlu günüm sandığım sayısız gün yaşadım. hepsi de gerçekten en mutlu günümdü. fakat ben bu yaşımda en mutsuz günümü de yaşadım. o kaos başlıklı 21.yaşımı yaşamış biri olmama rağmen ben en kötü hissettiğim yıl olarak bu yılı seçtim. 

bu yaşımda umursamaz biri olmayı öğrendim. çok sevsem de sevmemem gerektiğini, çok özlesem de özlememem gerektiğini ve çok üzülsem de üzülmemem gerektiğini öğrendim. çünkü her ne duygu varsa sende karşındakinin hiçbir zaman umurunda olmayacaktır ve sen o duygunla koca bir sessizliğin içinde boğulur durumda olacaksındır. koca bir sessizlik. ben bu yıl sessizlik ile nasıl şiddete uğranılabildiğini ve aylarca bunun atlatılamadığını öğrendim.

bu yıl daha da kendimi sevmez oldum. nasıl ki yirmi ikinci yaşımın son saatlerinde kendimi harika hissediyorsam bu yıl yavaş yavaş tüm benliğimin birer iplik kaçması gibi söküldüğünü gördüm. ilk başlarda fark etmezsin ve gittikçe yarıya gelince görürsün; iş işten geçmiştir. buna artık yama da yapılmaz.

bu yıl sevilmeye layık olmadığıma inandığım ciddi ve ağır bir dönem geçirdim ve atlatmak üzereyim. gelecek yaşımda sevilmeye, en çok da kendim tarafından sevilmeye ne kadar layık olduğumu fark etmek istiyorum.

bu yıl çok rüya gördüm. artık iletişimimin olmadığı eski dostlarımla konuştuğum sayısız rüya. hepsi de güzel sonla bitti ve hepsi de çok tatlıydı. rüyalarımın artık kalbime ağırlık yüklemesini istemiyorum. bu yıl eskilere birer örtü çekmeyi ve gelecekte tanışacağım güzel insanlara kalbimi açabilmeyi istiyorum.

bu yaşımda çok kez odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim ve daha da değiştirme planlarım var. kalbimin ve aklımın da içindeki karmaşayı bir gün böyle düzenleyip artık olduğu konumda işlevsiz olan her türlü şeyi daha işlevli bir yere koyabilmesini istiyorum. gerekirse de fırlatsın gitsin.

bu yıl sosyal medya hesaplarımda kimi görmek istemiyorsam ve kimin beni görmesini istemiyorsam çoğunu çıkardım gitti. kalbime ağırlık veren her kim ise hayatımdan da çıkabilmesini sağladığım yeni bir yaşım olsun istiyorum.

bu yıl çok ağladım. her şeye ağladım. ve öylesine bir ağlama da olmadı hiçbiri. sahilde ağladım. otobüste ağladım. seccadenin üzerinde ağladım. yatağımda ağladım. vapurda ağladım. sokaklarda yürürken ağladım. bankta otururken ağladım. yemek yerken ağladım. uykumda ağladım. uyanıkken ağladım. ödev yetiştirirken ağladım. kitap okurken ağladım. yazı yazarken ağladım. şarkı dinlerken ağladım. düştüğüm acınası ve utanç verici durumunu anlatırken ağladım. seviyor oluşumun hiçbir işe yaramayışının verdiği hayal kırıklığı ile ağladım. yine de göz yaşlarım bitmedi. ağlamama değecek kişilere ağlamam için göz yaşlarımı saklıyorum. bu yıl değmeyen kişilere ağladıysam da ileride mutluluktan ağlayabileceğim günlerin geleceğine de inanıyorum. bu yaşımda, ağlıyor oluşumun yük olmadığı, umursamamasına sebep olmadığı kimse için bir daha ağlamak istemiyorum. 

bu yıl aslında ders almadım demem de o kadar doğru değil belki de. normalde yılın bu zamanlarında o yılımı kötü hatırlayacağım bir hata yaparım. harika hatalardır bunlar. 2018'de, 2019'da ve 2021'de yaptım. tek huzurlu hissettiğim sene olan 2020'de yapmamıştım. ne güzel ama değil mi? işte bu yaşımda bu anlam veremediğim süreci sıfır hata ile atlatabilmeyi istiyorum. çünkü huzurun bu şekil oluştuğunu acı bir şekilde deneyimledim. 

bu yıl beklentilerimin kurbanı olduğumu öğrendim. dostlarımdan hiçbir şey beklemediğimi fark ederken aslında onlara ciddi sorumluluklar yüklediğimi gördüm. karşımdaki kişilere gereksiz yere değer vermem ile birlikte kendi değerimi yerlere düşürdüğümü fark ettim ve bu dengeyi sağlayabildiğim her kim varsa onunla ilişkimizin sorunsuz ilerleyebileceğini öğrendim. 

bu yıl hayal kırıklığı ne demek onu öğrendim. evet önceden çok hayal kırıklığına uğradım. özellikle de kendim tarafından. ama onlar hiçbir şeymiş. cesursa, sırf duygusal patlama yaşıyorum diye mutluluklar içinde bulutların üzerinde uçmamın koca bir hata ve karşımdaki kişiler için koca bir yük olduğunu öğrendim. kimseden ederinden fazlasını beklememek gerektiği ve kimse ile tek taraflı hayaller kurmamam gerektiğini öğrendim. ileride hayallerimin sağlam yere bastığından emin olarak yola çıkabilmeyi istiyorum.

bu yaşımda yeni şarkılar dinledim. hepsi de çok güzeldi. bu yıl şarkı dinlemeyi sevdim. bu yüzden de sevdim diye bir playlist yaptım. sevmek duygusunu öyle severim ki. birer hiç de olsa severim. sonu olmasa da severim. doya doya sevmeyi öyle severim ki. bu yıl sevmeyi sevdiğimi öğrendim. bunun için teşekkür ederim.  

bu yıl nefreti de öğrendim, kalp kırıklığının getirdiğini kızgınlığı da. çok değer verdiğin kişilerin nasıl da seni şoka uğratabildiğine öğrendim. kafanda kurduğun hayali karaktere birilerini yakıştırmaya çalışırken asıl olan kişinin nasıl da yerlerde olabileceğini öğrendim. bu yıl insanları idealize etmemem gerektiğini öğrendim. gelecek yaşımda kimseyi kendisini tanıttığından fazlasıyla sıfatlandırmamak istiyorum.

yaklaşık yirmi dakika sonra bitecek olan yirmi üçüncü yaşımda hala masalları, hikayeleri seven bir çocuk olduğumu öğrendim. hayatımda kim varsa o kişiye birer masal kahramanı karakteri koyduğumu ve yine o kişi ile olan geçmişimi koca bir roman gibi görüyor olduğumu öğrendim. ne kadar eskiye dayanırsa o kadar şatafatlı bir karaktere dönüştürdüğümü ve işte tam bu yüzünden hayal kırıklıklarıyla çevrili bir yılı bitirdiğimi fark ettim. gelecek yaşımda ve ilerideki hayatımda geçmişi değil tam olarak o an o kişinin ne kadar değerli olduğunu tartarak, ona göre kendimi ayarlamak istiyorum.

bu yaşımda çok kitap okudum. 15 kitap. bu o kadar güzel bir sayı ki. yirmi ikinci yaşıma göre 4 kitap fazla. gelecek yaşımda 15ten de fazla kitap okumuş olmak istiyorum. 

yirmi dört yaş. neler getirecek Allah bilir. bu yaşımda üzülmemek istiyorum. bu yıl kendimi sevmek istiyorum. bu yıl daha faydalı biri olabilmek istiyorum. bu yıl her neye takıntılıysam ondan kurtulmak istiyorum. bu yıl sevilmek istiyorum. bu yıl anlaşılmak istiyorum. bu yıl değerli biri olduğumu hissetmek istiyorum. 

daha çok şey aslında aklımda ve kalbimde. fakat bu yıl o kadar temel şeylerim sarsıldı ki merdiven koyup üst katlara çıkmaya korkuyorum. zemindeyim. zeminimi sağlamlaştırmak istiyorum.

doğum günüm kutlu olsun! seni seviyorum.

iyi geceler.

Yorumlar

  1. Doğum günün kutlu olsun Selime. Seni seviyorum. Allah kalbine ferahlık versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, amin cümlemize inşallah

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor