Ana içeriğe atla

Kayıtlar

hiç yapmamış olmak beni daha çok pişman ederdi

 öyle ani kararlarım oldu benim. ani demeyelim gerçi. artı eksileri hesaplayıp verdiğim kararlar oldu. yapmasaydım daha çok pişman olurdum. hiç bilmemek o ikinci seçeceği beni daha çok rahatsız ederdi. ilk seçenekteyim zaten. neler oluyor görüyorum ve daha çoğunu da göreceğim eğer ikinci seçeceğe doğru gitmezsem.  kimin asıl final canavarı olduğunu bilemiyor insan. bir anda haklıyken haksız duruma da düşüyorsun. hep planlı ve strateji ile yaşaman gerekiyor. en sonunda sen niye böyle yapmadın oluyor. oysa ki onlara imkan veren de sen olmuşsun. kendi iç dünyanda düşüncelere dalmışken birden kafanı kaldırıp çevreye bakıyorsun. meğer o kadar da basit bir denklemde yaşamıyormuşsun. işe git gel. kendini ikna et. tamam. ceket giymeyi bırak. işine bak. başkalarına bakma. insanları dinleme. sonra birden insanların yeri değişiyor. bir anda sana çeşitli suçlamalarla geliyorlar. yaşadığım tam olarak ne bilmiyorum. ama ben bunları çözmek de istemiyorum. ben bu olayların içinde de olmak istemiyorum.

bayramın ikinci gününde kimbap yaptım

 oldukça geleneksel bir bayram geçiriyorum. aslında arefe günü annemlere gidip 3 çeşit baklava açarak bayağı geleneksel olmuştum. dün gece ise eve geldik. bugün de kore yemeği yaptım. kimbap ve ramen. 50li yosun almıştım. 5 tanesini yaptım valla. becerikli biri oldum nedense. ilk denemem fiyasko olmuştu. ama artık bayağı iyi yapıyorum. insan deneye deneye öğreniyor.  çalışma masama eşim kendi eski monitörünü koydu. artık devasa bir ekranım var. zaten klavyem harika tıkır tıkırdı. bu yüzden kendimi keyifli hissediyorum. klavyem mausum ve masa üzerindeki maus pedi pembe renkli. bilgisayarın duvar kağıdını da pembe yaptım. tatlı oldu. bir süredir evim toplu. çok şükür. işten istifa etmek gibi düşüncelerimi de kovdum. hallediyoruz bir şekilde işte. bir de deniz görebilsem çok güzel olurdu. biraz ayaklarımı suya sokmak istiyorum, ne yapayım işte.  🧿 bu klavyede imoji tuşu var. baya tuşa basınca imoji seçenekleri çıkıyor ve sen de tıklıyorsun 🤯 böyle minik şeyler beni mutlu eder aslında. s

YİRMİ BEŞİNCİ YAŞIMIN SON İKİ SAATİ

aslında önceki yazılarımı okuyup sonra bu yazıyı yazmalıyım ama birden bu sayfayı açtım. uzun süredir de yazmıyormuşum siteye. yazmaya vakit bulamadım, vaktim varsa da yazmak için bu vaktimiz ayırmak zor geldi. daha çok dinleniyorum. bu yaşımda çok yorulduğumu fark ettim belki de her yeni yaşımda daha da çok yorulacağım ve böylece yaş almanın gerçekleri ile yüzleşeceğim.  bu yıl iki kere fizik tedavi aldım. sayısız kere istifa etmeye karar verdim. 30'dan fazla ilana başvurdum, iki kere mülakata girdim. kimse beni işe almak istemiyorum. sebebini anlayamıyorum. ne sorunum var ki sanki?  bu yaşımda beyaz yakalı olmayı deneyimledim. sanıyorum öğrendiğim en saçma ve gereksiz şey buydu. beyaz yakalı olmak. bu yaşımda mezun oldum, tezimi savundum. mezun olmak için önceki yaşlarımda çok uğraşmıştım ve bu yaşımda sonunda o diplomayı aldım. şimdi kitaplığımın en üst rafında duruyor. ne yapacağım o diplomayı bilmiyorum. öyle duracak süs diye. o diploma bana ne sağladı onu da bilmiyorum ha ney

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor

YİRMİ DÖRDÜNCÜ YAŞIMIN SON ELLİ BEŞ DAKİKASI

  Şu an bir feribottayım. Geçen seneye göre çok şey değişti hayatımda. Eve dönmek için yol alıyorum ama döndüğüm ev bile değişti. Odamdaki eşyaların yerini değiştirirdim şimdi odam da değişti. Mesela çalışıyorum. Hem de öğrenciyim. Bu yıl hayatımda o kadar çok şey değişti ki. Bu ilgi alanlarım değişti, hedeflerim değişti, hırslarım değişti. Rutinlerim oldu mesela. Cilt bakımı rutinim var artık. Serumlar sürüyorum, nemlendirici kullanıyorum. Makyaj da yapıyorum arada ama önemli günlerde. Bu yıl deneyimlemediğim sayısız şey deneyimledim. Birina aşık oldum ve daha sonra o kişinin hayatına dahil oldum. Soyadım değişti mesela. Bir insanın en çok neyi değişirdi? İşte benim soyadım değişti. Henüz iki hafta olmadı üstelik ve ben yirmi dördüncü yaşımı bitirmeden babamın soyadına veda edip aşık olduğum adamın soyadına alışmaya başladım. Bu yıl kendime bakışım ve çevreme bakışım değişti. Değerli oluşumu öyle bir kazıdım ki aklıma. Başka bir şehirde olan nikahıma 50 kadar arkadaşım geldi mesela. B

mutlu olduğunda

öyle herkesle konuşmayacaksın. soru da sormayacaksın. kimseye de bir şey anlatmayacaksın. moralini bozacağı kesin olan kişilerle konuşmayacaksın işte. zaten hep aynısı olur. seni mutlu edenleri bulacaksın ve onlarla konuşacaksın. ne güzel gülüyordun. ne olacağını biliyordun ama yine de yaptın aynı şeyi. böyle oluyor hep. farklı bir son bekliyorsun ve her seferinde deniyorsun. ama öyle olmuyor. mutlu olduğunda senin mutluluğuna mutluluk katacak kişiler dışında kimseyle görüşmeyeceksin. zaten zar zor mutlu olmuşsun ama onlar her kim ise mutluluğunu söküp alıyor. dediğim gibi hep böyle olur. çoğu hatamı bu sefer aynısı olmayacak diyerek yeniden yaparım. denerim işte öyle. olumlu düşün diyorlar. ben zaten hep olumlu düşünmüyor muyum? ne olursa olsun sonuç bellidir. ama ben ısrarla denerim.  yine moralim düştü. mutluydum gerçekten. öyle koca bir gülümseme ile geldim ki eve. ama pek de farklı bir şey olmuyor. neden böyle sorgulamak da istemiyorum. gülümsememi bu kadar zor geri kazanmışken bu

bu zamanlarda böyle olurum

biraz akılsızımdır. biraz da düşüncesizimdir. cesaret gelir bir de bana. ne hissediyorsam, ne düşünüyorsam hemen yaparım. cesaret patlaması, akılsız cesareti. öyle güzel bir şarkıya takıldım ki şu sıra. ve şu sıra o kadar dingin hissediyorum ki. kalbimde bir rahatlık var. biraz da içim fenalaşıyor. ama bu sefer akılsız bir cesaretsizliğe kapılmak istemiyorum. mutluysam da temkinliyim artık. mutsuzsam daha iyi hissediyorum. ağlayasım geliyorsa hemen ağlıyorum da. dinginim ama. daha az konuşur oldum, daha çok dinler oldum. aklımdan geçiyor öyle sayısız şey ama hiçbirini kalbime ulaştırmamaya çalışıyorum. kalbimde ne varsa da orada hapis. hayaller kurmaya da iznim yok. biraz daha sakinim.  bazı pişmanlıklarım olabilir. bu sefer ne olursa olsun pişman hissetmeyeceğim. içimden geleni yapıyorum diye neden üzülüyorum? evet biraz akılsızım. bu da bana cesaret veriyor. her neyse. bu neden beni sıkıntıya soksun ki? yapmadım diye üzülmek pişman olup üzülmekten daha kötüdür benim için.  temkinliyi