Ana içeriğe atla

Kayıtlar

YİRMİ ALTINCI YAŞIMIN SON BİR SAAT KIRK BEŞ DAKİKASI

greyfurt sıkıp üzerine maden suyu koydum ve içiyorum. çok güzel oluyor. son bir yılda neler yaptığımı düşünüyorum. bu yıl anlatmaya değer pek bir şey olmadı aslında. aynı yerde çalışıyorum, aynı yerde okuyorum. ama taşındım mesela evet. artık başka bir evdeyiz.  beni strese sokan ve aslında beni hapseden, beni zincirleyen 4 şey vardı. iki tanesinden kurtuldum. biri ev idi biri de kötü yöneticiydi. bu yaşımda hakkımı savundum, stresimi azaltmak için çok uğraştım. eğitimler aldım, sakinleşmeye çalıştım. bu yaşımda psikolog seanslarım bitti. artık psikoloğa gitmiyorum. ihtiyacım var mı hala bilmiyorum ama şu anlık iyiyim.  bu yaşımda koçluk seansları aldım. çok faydalıydı. hayat amacımı öğrendim, neler yapmak istediğimi gördüm. hem de nasıl mış gibi yapabileceğimi gördüm. mış gibi yapmak benim için bir hayatta kalma modeli. mecburen. bu yaşımda da işimden ayrılmak çok istedim ama olmadı. önceki yaşımda nerede çalışıyorsam ve ne yapıyorsam yine aynı şeyleri yapıyorum.  eşim y...

portakallı kek

 tarif vereceğim değil. şu an portakallı kek yiyorum. şu sıralar tatlı klavyem ile birlikte masaüstü bilgisayarda ödev yaparak bayağı vakit geçirdim. son kez bir doküman ödevi yazdım. bu perşembe teslim edip imza atacağım. öyle işte. ne hoş, yüksek yapar mıyım bilmiyorum ama bir şeyin bitmiş olmasını görmek de insanı başka şeye ittiriyor sanki. ama neyse bu okul cidden bir bitsin bakalım. hayırlısı. fotoğraf projemi de bitirdim bu arada. bir tek kaliteli şekilde bastımam gerekiyor. nasıl yapacaksam artık... karanlık konseptte fotoğraf çektiğim için hiçbiri istediğim şekilde çıkmayabilir. ama çok sorun da değil. hoca zaten beğendi. kalmayacağımı biliyorum dersten. insan 27sine doğru gelirsen 20 yılını okumak ile geçirdiğini fark edince hocaları da tanıyor, derslerini de tanıyor, neyi nasıl yapacağını ve nereden nasıl sıyrılacağını da anlıyor. profesyonelim. ben hem profesyonel bir öğrenciyim hem de profesyonel bir öğrenenim. öğrenmiyorsam bile öğrenmişimdir. sor hemen cevaplarım. he...

ödev yapmak dışında her şeyi yapmaya çalışıyorum

annemin kaderini yaşadığım için evliliğimin daha 2.yılı dolmadan 2.kez taşınıyoruz. mecburen. kirada olmak böyle bir şeymiş. değişime alışık olduğum için taşınmak beni o kadar yormuyor. aksine yeni bir ev ve eşyaların yeniden yerleşmesi güzel. şimdi yaşamakta olduğumuz eve de o kadar alışamamıştım ve yerleşememiştim. bu sebeple çok çok üzülüyorum diyemem. işime de geliyor doğrusu. daha küçük ve temiz bir eve taşınmak hoşuma gidiyor.  Ödevlerim var. bir tane sunum bir de fotoğraf projesi olacak. bu sebeple fotoğraf eleme ve proje yazmak için bilgisayar başına oturdum. klavyem de var. biliyorsunuz harika güzel bir klavyem var. çok severek aldım ama belki 5 kere falan kullanmak nasip oldu. birçok şeyi de böyle heves ederek alıyoruz. arıyoruz tarıyoruz ama sonra kaç kere kullanıyoruz acaba? alabilmek tek başına nasip değil, kullanabilmek de bu nasibin devamı bence. sonuçta içeri odadaki masanın üzerinde tozlanmaya bırakılmış bir şey sana ait olsa da gerçekten nasibin midir ki? aslında ...

hiç yapmamış olmak beni daha çok pişman ederdi

 öyle ani kararlarım oldu benim. ani demeyelim gerçi. artı eksileri hesaplayıp verdiğim kararlar oldu. yapmasaydım daha çok pişman olurdum. hiç bilmemek o ikinci seçeceği beni daha çok rahatsız ederdi. ilk seçenekteyim zaten. neler oluyor görüyorum ve daha çoğunu da göreceğim eğer ikinci seçeceğe doğru gitmezsem.  kimin asıl final canavarı olduğunu bilemiyor insan. bir anda haklıyken haksız duruma da düşüyorsun. hep planlı ve strateji ile yaşaman gerekiyor. en sonunda sen niye böyle yapmadın oluyor. oysa ki onlara imkan veren de sen olmuşsun. kendi iç dünyanda düşüncelere dalmışken birden kafanı kaldırıp çevreye bakıyorsun. meğer o kadar da basit bir denklemde yaşamıyormuşsun. işe git gel. kendini ikna et. tamam. ceket giymeyi bırak. işine bak. başkalarına bakma. insanları dinleme. sonra birden insanların yeri değişiyor. bir anda sana çeşitli suçlamalarla geliyorlar. yaşadığım tam olarak ne bilmiyorum. ama ben bunları çözmek de istemiyorum. ben bu olayların içinde de olmak ist...

bayramın ikinci gününde kimbap yaptım

 oldukça geleneksel bir bayram geçiriyorum. aslında arefe günü annemlere gidip 3 çeşit baklava açarak bayağı geleneksel olmuştum. dün gece ise eve geldik. bugün de kore yemeği yaptım. kimbap ve ramen. 50li yosun almıştım. 5 tanesini yaptım valla. becerikli biri oldum nedense. ilk denemem fiyasko olmuştu. ama artık bayağı iyi yapıyorum. insan deneye deneye öğreniyor.  çalışma masama eşim kendi eski monitörünü koydu. artık devasa bir ekranım var. zaten klavyem harika tıkır tıkırdı. bu yüzden kendimi keyifli hissediyorum. klavyem mausum ve masa üzerindeki maus pedi pembe renkli. bilgisayarın duvar kağıdını da pembe yaptım. tatlı oldu. bir süredir evim toplu. çok şükür. işten istifa etmek gibi düşüncelerimi de kovdum. hallediyoruz bir şekilde işte. bir de deniz görebilsem çok güzel olurdu. biraz ayaklarımı suya sokmak istiyorum, ne yapayım işte.  🧿 bu klavyede imoji tuşu var. baya tuşa basınca imoji seçenekleri çıkıyor ve sen de tıklıyorsun 🤯 böyle minik şeyler beni mutlu e...

YİRMİ BEŞİNCİ YAŞIMIN SON İKİ SAATİ

aslında önceki yazılarımı okuyup sonra bu yazıyı yazmalıyım ama birden bu sayfayı açtım. uzun süredir de yazmıyormuşum siteye. yazmaya vakit bulamadım, vaktim varsa da yazmak için bu vaktimiz ayırmak zor geldi. daha çok dinleniyorum. bu yaşımda çok yorulduğumu fark ettim belki de her yeni yaşımda daha da çok yorulacağım ve böylece yaş almanın gerçekleri ile yüzleşeceğim.  bu yıl iki kere fizik tedavi aldım. sayısız kere istifa etmeye karar verdim. 30'dan fazla ilana başvurdum, iki kere mülakata girdim. kimse beni işe almak istemiyorum. sebebini anlayamıyorum. ne sorunum var ki sanki?  bu yaşımda beyaz yakalı olmayı deneyimledim. sanıyorum öğrendiğim en saçma ve gereksiz şey buydu. beyaz yakalı olmak. bu yaşımda mezun oldum, tezimi savundum. mezun olmak için önceki yaşlarımda çok uğraşmıştım ve bu yaşımda sonunda o diplomayı aldım. şimdi kitaplığımın en üst rafında duruyor. ne yapacağım o diplomayı bilmiyorum. öyle duracak süs diye. o diploma bana ne sağladı onu da bilmiyorum h...

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok ...