Ana içeriğe atla

Cahilliğimi Mazur Görün

Bu Lineer Cebir dedikleri derste tam olarak ne oluyor, lütfen biri bana söylesin. Kim buldu, kimler bu bulunanın doğru olduğunu onayladı ve kim o onaylayanlara inanıp bu buluşu ders olarak kabul etti? Bana biri açıklasın lütfen.

Lineer Cebir dersinin tanımı; Bir takım şeyler hakkında sorular sorup ispat isteyen ve sonunda kendi kendine bir şeyler uydurup kendince ispat ettiğini sanıp aslında tam anlamıyla kendince gelin güvey olan (güya) Matematiksel bir konu.

Hoca bize bir kitap aldırdı, o kitaba bakıp oradan tahtaya bir şeyler yazıyor, biz de o tahtadakileri deftere yazıyoruz ve evlere dağılıyoruz. Böyle dersi ben de anlatırım. Dersin en başında bu dersi niye gördüğümüz, nerelerde kullanacağımız, nasıl bir şeyin bizi beklediği anlatılmalıydı ama yapılmadı. Genel olarak dersi tekrar eden üst sınıflara yönelik, konunun üstünden geçme tarzında ders işliyoruz. Zor işliyorlar, açık, net, anlaşılır tek bir şey yok derste.

Benim güzel matematiğimi ne hale getirmişler. Ben böylesine anlamsız, açıklamadan noksan bir eğitim için gelmedim buraya. Ders sırasında kimse tam olarak ne yapıyoruz anlamıyor sadece bir-iki kişi basit birkaç işlem hakkında soru sorup sanki diğer her şeyi yalayıp yutmuş gibi hallere giriyor.

Bugün dönemin dördüncü Lineer Cebir dersine girdim ve ciddi anlamda sabrım taştı. Kimse bu dersin ne anlama geldiğini merak etmiyor mu? Tamam, Ekonimistler, bilgisayar grafikerleri Lineer Cebir'den yararlanıyormuş. Pekala, kabulümdür, fakat hiçbir kimse sormadı mı neden bir ders kendi kendine bir şeyin ispatını isteyip sonra da kendi kendine bir takım harflerle anlamsız işlemler yapıp bir şeyler başarmış gibi gösterir?

Lineer Cebir dersinden bir manzara aşağıdadır:


Tabi ki bu bir sorunun (onlara göre) ispatının son kısmı olduğu için bilgi sahibi olsanız da pek bir şey anlayamazsınız. Artık daha fazla yazamadığım için evde yazarım diye buranın fotoğrafını çekmiştim. Elimde bir bu var. Fakat defterim kanlar içinde kıvranıyor efendim...

Aşağıda defterimden bir kısım bulunmaktadır. En azından hocaya göre daha okunaklı yazıyorum diye düşünüyorum. 



(Birinci sorunun üçüncü satırında parantezi unutmuşum ama eminim ki o sorun teşkil etmeyecektir.)

Anlam vermeye çalışıyorum ama olmuyor. u ve v verilmiş soruda. a+bw verilmiş ama nasıl u = a1+b1w  diyebiliyor? Niye kafalarından bir şeyler uydurup sonra da sanki bir şeyleri gösterebilmiş, ispatlayabilmiş gibi bir başka soru daha sorabiliyorlar? Ne yapmaya çalışıyorsunuz?

Belki de benim kafam basmıyor ve cahilimden dolayı bilmiyorum, anlayamıyorum, daha çok yeniyim, vesaire... Şunun ne demek istediğini anlayan bana bir anlatsın lütfen. Yoksa ben sinir krizi geçireceğim ve fakültenin ortasında oturup ağlayacağım.

Lütfen yardım edin... 

İyi akşamlar...


Yorumlar

  1. Şimdi selimecim özellikle başta Allah yardımcın olsun. Bu yorumu yazan müslüman kardeşin senin duygularını her zaman önemsiyen birtanecik kanka ZEYNEB. Öncelikle bunu belirtmesem olmazdı. Gel gelelim konuna. Ygs hariç matematik hakkında bir bok bilmiyorum söz bana düşmez lakin eğitim sistemine söz yetiştirebilirim sanırsam. Böyle olmasına şaşırsaydık zaten eğitim sistemimizin yeterli olduğunu söyleyebilirdik. BURASI TÜRKİYE. Ve öğrenmek isteyen herkes büyüğünden değil KENDİ başına anlamak zorunda bırakılıyor. Ve bir ayetimizde de geçerli olan söz aklıma geliyor; "Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır." -İsra 13. Sana bunu söylememin tek sebebi kendilerini bir bok sanan insanlara veya hocalara veya saçma bir derse takılıp moralini ve yapabiliceğin şeylere önyargıyla bakmaman için. Çok zekisin. Ve ne aptal kitaptan yazan hocaya ne de o birşey bildiğini zanneden insanlara takmak zorundasın. Türkçem kötü nasıl yazdım bilmiyorum qma demek istediğim. Sen bunu hiçkimseye muhtaç kalmadan kendi çabanla halledebilic k güçtesin. Kimseyi takma; bazı ilimlerin açıklaması yoktur. Eğer bu açıklamasızlık seni bu kadar rahatsız ediyorsa seni 2023 yılında buna açıklama getiren BİLİM KADINI SN.SELİME KARA olarak televizyon da duymak isterim şekerim. Hadi iyi akşamlar;););))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim canım arkadaşım biricik kankam ZEYNEB. Bu yorumun bana ciddi bir uyarı olarak ulaştı ve beni düşüncelere sürükledi. Bunlar beni sinir etmiş olabilir ama ben ne yapıp edip bu dersi yeneceğim inşallah ve mümkünse ilerideki öğrencilere göre daha mantıklı gelecek şekilde birkaç dokunuş konduracağım inşallah. Tekrardan teşekkür ederim. Bir tanesin.

      Sil
  2. Lanet olsun bu lineere lanet olsun bu cebire dirim diriiim ben seni çok sevmiştim sen neden bena böyle yaptın ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nefret ediyorum demeyeceğim... Ama yine de nefret ediyorum be Lineer Cebir.

      Sil
  3. Duygularıma tercüman olmuşsun. Lise matematik öğretmenliği okuyorum ve bu konuları sırf atanmak için öğreniyoruz. MEB habire müfredatı tırpanlarken meslek hayatımda zerre kulanmayacağım bilgileri öğreniyorum adı altında ezberliyorum. Ha öğrenmeyelim demiyorum tabii ki öğrenelim ama en azından şundan ötürü burası böyle bundan ötürü bunu yazıyoruz tarzında bir açıklama yapılsın. Bize öğrencilerde kavramsal anlamayı gerçekleştirin diye başımızın etini yiyen sayın hocalarımız keşke kendileri de tanım verip 1-2 bilindik örneği yazıp gelin güvey olmasa.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor