Ana içeriğe atla

Şşş Aramızda

Ne yalan söyleyeyim, kendimi değerli hissettim. İlgiler, alakalar... Değer verildi bana.

Geçen gün elime cam girdi ve avucum bir güzel yarıldı. Annem beş dikiş atıldığını söylüyor ama ben on gibi hissettim. Çok kan aktı ve bayılacak gibi hissettim. Çok şükür bayılmadım çünkü beni taşıyabilecek kimse yoktu. Annem ve babam asla beni taşıyamazdı. Neyse ki acile yetiştik ama yolda giderken aşırı midem bulandığı için kustum. Hem de kesiğin üstüne. Böyle de salak bir insanım. Ablamın deyişiyle iğrenç. Komik bence, ben olayı hiç ciddiye alamıyorum. İlk kesildiğinde feryad figan babama seslendim, koşup geldiler. Öyle bir ağladım ki... Annem beni asla öylesine ağladığımı görmediğini söyledi.

Haklı... Ben asla sesli ağlamam ama o an yardıma koşsunlar ve ciddi bir durum olduğunu anlasınlar diye olabildiğince ağladım. Ayrıca aşırı korkmuştum çünkü yaranın sadece çizik olduğunu sanarken birden yerlere kan akması ve kesiğin derinliğini görmem beni aşırı telaşlandırmıştı. O an kan kaybından ölebileceğimi bile düşündüm.

Midem çok bulanıyordu ve başım dönüyordu. Annem bayılmamamı söylüyordu. Yazık annem ve babam o kadar telaş ettiler ki... Babam yolu şaşırdı falan. Annem bana iğne vurulurken heyecandan diğer elimi tutup sıkmış ama ben pek sıktığını hissetmedim. Doktor kesiği inceledi temizledi ve kesiğin içine uyuşturucu aşıladı. İğneyi bir güzel soktu yani. Kesikten daha çok canım acıdı çünkü ben en çok iğneden dolayı acı çekiyorum. Aşılar beni çok tedirgin ediyor.

Elim uyuşunca acı falan kalmadı. Yattım oradaki sedyeye, elimi diktiler. Ben dikilirken bakamadım çünkü o sırada annemin dediğine göre bembeyazdım ve cidden kan kaybı sebebi ile midem aşırı bulanıyordu. Tansiyonumun düştüğünü söylediler sanırım. Doktor bence on kere soktu o iğneyi elime ama işte aanem beş dikiş diyor.

Babam çizi ve ayran getirdi. Onları yedim, içtim. Kendimi iyi hissedince de eve döndük. Yere akmış olan kanlarım hala duruyordu o yüzden bir fotoğraf çektim hemen.

Saçımı dahi toplayamıyorum. Namaz kılmak ve abdest almak zor oluyor ama pek de yormuyor yani. Genel olarak sol elimi kullanıyorum. Bu yazıyı da sol elle yazdım.

Sol omzumdan tetanoz aşısı yaptılar, o yüzden sol kolum çok ağrıyor.

Sağ elin ne denli değerli olduğunu olduğunu öğrenmiş oldum, Allah kimseyi bundan mahrum bırakmasın.

Bu halde on gün duracağım. Bir gün geçti. İki gün birde de pansumana gidecekmişiz yani bugün sabah da pansumana gidicez.

Ayrıca birkaç saat içinde ders seçim başlayacak. Cuma olacaktı ama bir ve ikinci sınıf ders seçimini iki gün sonraya ayarlamışlar. Yani bugün. Sol elle inşallah başarabilirim.

İyi sabahlar, ben yine sabahladım ne yapalım...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Canım abim ve ablam...

Keşke şimdi ben 7 yaşında olsaydım, ablam 10, abim 13...   Üçümüz bir odada uyurduk. Ben yer yatağında yatardım çünkü daha küçüktüm. Abim ile ablam ise ikiye ayrılmış bir ranzanın iki ayrı yatağında yatarlardı. Geceleri karanlık olunca korkardım, o yüzden hiç uyumayalım isterdim. Abim tembellik yapar asla okul için bir çabaya girmezdi. Ablam incecik bir kızdı, o ne yapsa onu taklit ederdim. Yeni ilkokula başlardım ben de. Yazmayı falan bilmiyorum, okumayı da.. Abim okula gitmeye can atıyorum diye beni garipserdi. Şimdi anlıyorum garipsemesini ama birinci sınıfa başlayacaksın deseler, ben yine can atarım. Ne güzel, bulanık yıllardı.  Ablamla uyduruk ama özgün oyunlarımız vardı mesela. Ne kadar iyi anlaşıyorsak bir o kadar da kavga ederdik üçümüz. Babam evin koridorunun tavanına bir kanca asar, ona bağladığı ip ile salıncak yapar, biz de sallanırdık. Sonra babamın kocaman terlik giymiş ayaklarına otururduk, bizi ayakları ile taşırdı. Biz onu çok güçlü sanırdık, güçlüydü de a

KARUTA

  Merhaba arkadaşlar,   Size farklı bir yazıda sırf Karuta oyununu anlatmak istiyorum.   Chihayafuru animesi Karuta isimli bir kart oyunu etrafında dönen bir anime. Ve ben bu oyuna aşık oldum. O kadar havalı bir oyun ki size anlatmak istiyorum. Japonya'nın önemli şairlerinden toplam 100 adet şiir bulmuşlar ve bu şiirleri kartlara yazmışlar. Toplam 200 kart var çünkü 100 tanesi oyunda kullanmak için 100 tanesi okuyucunun okuması için. Önce iki kişi bu yüz karttan 22'şer tane alıyor ve önüne üç sıra olacak şekilde şiirler gözükür halde diziyor. Okuyucu da bir kart seçip kartı okurken o kartın aynısını oyuncular oyun sahası içindeki kartların içinden bulup kartı almaya çalışıyor. Oyunun başında 15 dakika kartların yerini ezberleme süresi veriliyor. Çok hızlı olunması gereken bir oyun. Kartları alırken fırlatabiliyorlar. Yani annemin deyişiyle "pervasız bir oyun" :) İşte bu pervasızlığı da beni benden aldı arkadaşlar :)   Karuta kartları alttaki resimdeki gibi am

yeni klavyemle bir yazı

 bugün hayatımda gördüğüm en tatlı klavye ile bu yazıyı yazıyorum. ayrıca bugün ilk defa fizik tedaviye gittim. nasıl olduysa artık (bence birileri nazar değdiriyor bana düzenli olarak) diz kapağımı kaydırmışım. hayatımın kaydığı yetmiyormuş gibi..... xd bunlar hep şaka. sonuçta başımıza felaket gelmedi. ayrıca çok güzel bir klavyem var. aylardır manyak gibi klavye bakıyordum. şöyle en tatlısından bir klavyem olsun istemiştim. hem de pembe. zaten pembe bir mausum var. ya da fare. nasıl yazılıyorsa, inanın hiç umurumda değil. bugün işe gitmeyi bırakmak mecburiyetinde kaldım. aslında uzun süredir de işsiz olmak nasıl bir şey merak ediyordum. yani ertesi gün için yapman gereken hiçbir şey olmadığında nasıl yaşanıyor bilmek istiyordum. artık önümüzdeki 20 gün kadar bir süre ertesi günümün önemi yok. fizik tedaviye gideceğim ve sonra da eve döneceğim. garip. bu bir deneme süresi gibi. iş hayatının, daha doğrusu bir kurumsal şirket çalışanı olmayı kabullenmek ve sindirmek benim için çok zor